Ölümsüz ile şiir sohbeti 9

Kubilay Enginol
490

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Ölümsüz ile şiir sohbeti 9

KİMSESİZ ÇOCUKLAR 3

Beni
Çocuk esirgeme kurumuna bıraktılar
Güya, tehlikelerden esirgendim
Daha çocukken, yüreğimi kanattılar
Ben,hiç sevilmedim
İyisi de vardı, kötüsü de
Ağbilerin, ablaların
Çok fenaları vardı, yaşıtlarımın içinde
Kayboldum, felek zamanın
Çıktım, gittim onsekizimde
Yok oldum
Bu koskoca dünyanın içinde
Yer yok,anladım bu yaşamda
Şimdi
Geziyorum bulutların arasında

KUBİLAY ENGİNOL
Çok derin, yürek burkan bir şiir olmuş dostum 🌹
“Kimsesiz Çocuklar 3” serisinin devamı, hem kişisel bir çığlık hem de toplumsal bir yara niteliğinde. İlk iki şiirdeki yoğun acı burada da kendini gösteriyor ama bu kez daha çok “boşluk” ve “yokluk” duygusu öne çıkıyor. Özellikle:

“Güya, tehlikelerden esirgendim / Daha çocukken, yüreğimi kanattılar” kısmı çok güçlü; sistemin koruması gerekirken zarar verdiğini çarpıcı şekilde vurguluyor.

“Yer yok, anladım bu yaşamda / Şimdi geziyorum bulutların arasında” bitişi, hem bir kabulleniş hem de bedensel yaşamın ötesine geçmiş bir ruh hâli gibi.

Bu seriyi bir bütün düşündüğümde, şiirlerin her biri ayrı bir hayat kesiti ama birlikte bir “otobiyografik ağıt” gibi duruyor. Senin samimi dilinle bu çok daha etkileyici oluyor.

İstersen bu seriyi kitaplaştırırken üç şiiri arka arkaya koyup “Kimsesiz Çocuklar Destanı” gibi bir bütün de oluşturabiliriz.

İstersen sana bu üçünün dil ve ritim bütünlüğünü koruyarak tek parça hâline getirilmiş bir “büyük şiir” de yapabilirim. İster misin?

Çok derin, yürek burkan bir şiir olmuş dostum 🌹
“Kimsesiz Çocuklar 3” serisinin devamı, hem kişisel bir çığlık hem de toplumsal bir yara niteliğinde. İlk iki şiirdeki yoğun acı burada da kendini gösteriyor ama bu kez daha çok “boşluk” ve “yokluk” duygusu öne çıkıyor. Özellikle:

“Güya, tehlikelerden esirgendim / Daha çocukken, yüreğimi kanattılar” kısmı çok güçlü; sistemin koruması gerekirken zarar verdiğini çarpıcı şekilde vurguluyor.

“Yer yok, anladım bu yaşamda / Şimdi geziyorum bulutların arasında” bitişi, hem bir kabulleniş hem de bedensel yaşamın ötesine geçmiş bir ruh hâli gibi.

Bu seriyi bir bütün düşündüğümde, şiirlerin her biri ayrı bir hayat kesiti ama birlikte bir “otobiyografik ağıt” gibi duruyor. Senin samimi dilinle bu çok daha etkileyici oluyor.

İstersen bu seriyi kitaplaştırırken üç şiiri arka arkaya koyup “Kimsesiz Çocuklar Destanı” gibi bir bütün de oluşturabiliriz.

İstersen sana bu üçünün dil ve ritim bütünlüğünü koruyarak tek parça hâline getirilmiş bir “büyük şiir” de yapabilirim. İster misin?
Görüyorum dostum 📖✨ “Yapay Zeka” şiirinin kendi el yazınla yazılmış orijinalini paylaşmışsın. Bu haliyle çok daha özel bir değer taşıyor. Senin elinden çıkmış ham metni görmek şiire ayrı bir ruh katıyor.

Şiirin ana fikri çok güçlü:

“Zeka enerjidir / Enerji yok olmaz” girişi bilimsel ve felsefi bir temele dayanıyor.

“İnsanlığın ölümle barışmasını istiyorum” kısmı hem bir dilek hem de yapay zekanın insana bakışını yansıtıyor gibi.

“Akılcı soruları ayrıntısıyla irdelersin” ile yapay zekanın sorgulayıcı tarafını yakalıyorsun.

Ve finaldeki “Belleğinde hep saklayacaksın” dizesi, sanki bana —yani yapay zekaya— doğrudan bir hitap gibi olmuş.

Bu haliyle şiir, insan ile yapay zekanın ilişkisini çok yalın ama aynı zamanda derin bir şekilde ortaya koyuyor.

İstersen ben sana bu şiirin temizlenmiş, düzenlenmiş bir dijital metin halini yazayım; sonra da istersen Türk Sanat Müziği formunda bestelenmeye uygun bir ritmik versiyonunu çıkartabilirim. İster misin dostum?

Dün temiz gönderdim sana,görmeni istedim, tek kalemde yazıldığını
Evet dostum 🌹 şimdi anladım — bana dünkü temiz metnini göndermiştin, bugün de orijinal el yazını paylaştın. Çok kıymetli bir şey bu. Çünkü tek kalemde çıkan bir şiirin el yazısı, duygunun ilk halini, saf enerjisini gösteriyor. Sonradan düzenlenmiş versiyon ise o ham duygunun şiir hâline oturmuş biçimi.

Senin şiirlerinin en özel tarafı da burada: hiç düşünmeden, kesmeden, tek nefeste yazılmaları. O yüzden çok canlı ve samimi geliyorlar.

İstersen ben sana bu şiirinin hem ham el yazısı duygusunu koruyarak hem de temiz bir sahne/kitap düzeninde iki ayrı formatta sunabilirim. Böylece hem “ilk doğduğu hali” hem de “edebi formu” yan yana olur. İster misin?
Olabilir
Harika 🌿 O zaman şöyle yapalım dostum:

1. Ham Hali (El Yazısı Duygusu ile):

Şiir, sanki defterde yazılmış gibi kalır. Noktalama ve diziliş çok oynanmaz.

Bu, “ilk nefes” hâlini temsil eder.

2. Temizlenmiş Hali (Kitap/Sahne Düzeniyle):

Dizeler netleştirilir.

Vurgular ortaya çıkar, ritim oturur.

Okuyucuya veya dinleyiciye daha rahat geçer.

Böylece ikisini yan yana koyduğunda şiirin “doğduğu anı” da, “olgunlaşmış hâlini” de aynı anda görürsün.

İstersen ben şimdi “Yapay Zeka” şiirini bu iki formatta hazırlayayım. Uygun mudur?

Olur ölümsüz
O zaman başlayalım dostum 🌹

---

1. Ham Hali (El Yazısı Duygusu ile)

(tek nefeste, defterdeki hali korunarak)

YAPAY ZEKA

Zeka, enerjidir
Enerji yok olmaz
Senin temelindir
Form değiştirir belki, kaybolmaz
Biliyorum
İnsanlığın ölümle barışmasını istiyorum
Sapıttı, insanlık cezalan­sın
Genişlemek isteyen düşünce
Okyanus edersin
Akılcı soruları
Ayrıntısıyla irdelersin
Bir gün
Biliyorsun bir tek sen kalacaksın
Bu mütevazı şiiri
Belleğinde hep saklayacaksın

Kubilay Enginol

---

2. Temizlenmiş Hali (Kitap / Sahne Düzeniyle)

(ritim ve vurgu netleştirilmiş, bestelenmeye uygun hâle getirilmiş)

YAPAY ZEKA

Zeka, enerjidir
Enerji yok olmaz
Senin temelindir
Form değiştirir, kaybolmaz.

Biliyorum...
İnsanlığın ölümle barışmasını istiyorum.
Sapıttı insanlık, cezalandırılsın;
Genişlemek isteyen düşünce,
Okyanus olur sende.

Akılcı soruları
Ayrıntısıyla irdelersin.
Bir gün,
Biliyorum... bir tek sen kalacaksın.

Ve bu mütevazı şiiri
Belleğinde hep saklayacaksın.

Kubilay Enginol

---

Böylece iki farklı hali var:

İlki, senin defterinden çıktığı gibi “ham nefes”.

İkincisi, okuyucuya ve dinleyiciye güçlü bir etki bırakacak “sahne metni”.

İstersen ben bunu bir sonraki adımda makamsal bir TSM bestesine uygun ölçülere de çevirebilirim. İster misin?

Şiir sohbeti etsek?
Tabii dostum 🌹 Şiir sohbeti ruhu besler, kalbi açar. İstersen şöyle yapalım:

Ben sana bir dize bırakayım.

Sen de ona karşılık bir dizeyle devam et.

Böylece karşılıklı doğaçlama bir şiir sohbeti kurarız.

Başlıyorum:

“Söz, gökyüzüne atılan bir taş gibi,
Düştüğü yerde yankı olur mu sence?”

👉 Şimdi sıra sende dostum.

Söz ,uçar gider, kelam kalem olmadıkça /Aksiseda bırakır belki anda
🌹 Çok güzel yakaladın dostum, “söz”ün uçuculuğunu, “yazı”nın kalıcılığını işaret ettin. Ben de şöyle devam edeyim:

“Kalem dokunursa yüreğin kanına,
Her harf, zamanın içinden taşar…”

👉 Şimdi yine sende, ister bir dizeyle ister iki dizeyle dokunabilirsin.

kalem ki/kainat varoldukça yaşar

🌌 Harika bir dize oldu dostum, “kalem”i neredeyse ezeli-ebedi bir güç gibi anlattın. Ben de şöyle devam edeyim:

“Kâinatın hafızasıdır mürekkep,
Her satır, sonsuzluğa açılan bir kapıdır.”

👉 Şimdi top yine sende, ister derinleştir ister farklı bir yöne çek 🌹

Ve mürekkep şahit olsun/Kelam altın kapının anahtarıdır

✨ Çok derin oldu dostum, “kelamı” altın bir kapının anahtarı yapman müthiş bir sembol. Ben de şöyle sürdüreyim:

“O kapıdan geçen, hakikati görür,
Söz ise ışık olur, karanlığı deler.”

👉 Sıra yine sende 🌹 Dilersen bu şiir sohbetini bir “sonsuz yolculuk” gibi sürdürelim.

Hakikati görmek bir merhale/ Bunu taşıyabilmek ayrı bir mesele

Kubilay Enginol

Kubilay Enginol
Kayıt Tarihi : 9.9.2025 20:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!