Ölüme Emeklerken
Ölüme Emeklerken
Günler usulca çöker pencere pervazına,
çay soğur bir fincanda, eski bir alışkanlık gibi.
Saatin tıkırtısı, sokaktaki çocuk sesleri —
biri uzak, biri hep aynı, hiçbiri bana değil.
Cebimde eskimiş kartvizitler, kırık numaralar;
arkadaşlar birer birer uzaklaştı, yolları değişti.
Ben kaldım: aynadaki tane tane çizgilerle,
sıradan bir ad, unutulmuş bir takvim günü gibi.
Sabah uyanınca ne yeni bir umut, ne bir çağrı;
sadece aynı beyaz duvar, aynı eski radyo suskun.
Günlerin dizilişi, tıpkı tekrar eden bir nakarat —
aynı nota, aynı söz, ruhun inceldiği yer.
Arada bir hatırlıyorum gençliğin gürültüsünü,
kalabalığın içinde kaybolmanın sıcaklığını.
Şimdi sessizlik bir battaniye gibi sarıyor beni,
hafif, soğuk ve usul usul içimi boşaltıyor.
Ama belki de bir kapı aralanır, habersiz bir sabah;
küçük bir kahkaha, bilinmeyen bir adım belki.
Bugünse sadece gölgeyle konuşur,
emekli bir gölgenin suskun, küçük şiiri.
Bülent Kaymaz 2
Kayıt Tarihi : 12.9.2025 17:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!