Ölüm bir eve girince, kapıyı çarpmadan kapatır ardında her şeyi; saatler durur, duvarlar daha dar olur, sessizlik en çok konuşan şeye dönüşür. O günden sonra aynı ev değildir artık orası; koltuklar bir kişiyi eksik taşır, bardaklar yarım kalmış bir cümle gibi durur masada. İnsanlar fısıldayarak yürür, sanki yüksek sesle nefes almak ayıp olacakmış gibi. Gidenin yokluğu, kalanların omuzlarına çöker; en çok da geceleri ağırlaşır, çünkü karanlık hatırlamayı sever. Ölüm, sadece bir canı almaz; bir evin neşesini, alışkanlıklarını, geleceğe kurulan küçük hayalleri de yanında götürür. Ve geriye kalanlar, aynı çatı altında yaşamaya devam eder ama artık o evde herkes biraz misafirdir, biraz da eksik.
Ah, Günebakan! zamandan bezmiş,
Güneş'in adımlarını sayar;
Gezginin yolculuğunun bittiği yerin,
O parlak diyarın peşinden koşar;
Genç adamlar tutkudan sararıp solar orada,
Devamını Oku
Güneş'in adımlarını sayar;
Gezginin yolculuğunun bittiği yerin,
O parlak diyarın peşinden koşar;
Genç adamlar tutkudan sararıp solar orada,




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta