Sisle kaplı sokaklarda yürürken,
adımlarım yankılanıyor boş binalarda.
Rüzgârın uğultusu bir ağıt gibi,
ve gece hâlâ dudaklarımda bekliyor.
Gökyüzü düşmüş toprağa,
yıldızlar göçmüş uzak bir diyardan
ve ben, ellerimde kırık zamanlarla,
hatıraların izini sürüyorum.
Karanlık, eski bir melodiyi fısıldıyor kulağıma;
ölülerin şafağı belki de budur,
ne ışık ne karanlık,
sadece bekleyen ve unutulan bir nefes.
Bir çocuğun kahkahası yankılanıyor hatırlardan,
ama gülüşü çatlamış duvarlara takılıp kalıyor.
Her kapı ardında bir sessizlik,
her pencere ardında bir hüzün,
ve şehir, kendi yalnızlığıyla konuşuyor.
Ben geçiyorum sokaklardan,
toprağın kokusunu, yağmurun sesini
ve unuttuğum isimleri taşıyorum dizlerimde.
Her adım bir ağıt,
her nefes bir hatıra,
her durak bir sonsuzluk.
Belki de şafağın ta kendisi bu,
ölülerin, unuttuklarımızın ve gölgelerin
sessiz, titrek dansı.
Ve ben izliyorum,
tutunmadan hiçbir şeye,
ama her şeye dokunarak.
Zamanın kıyısında bir çiçek açıyor,
ölülerin hatırlamadığı bir renk gibi.
Ve ben,
yorgun ellerimle onu tutuyorum,
parçalanmış bir umut gibi.
İşte o an,
sahici ve sessiz,
gözlerimden düşen bir damla şafak oluyor
ve kulaklarımda hâlâ yankılanıyor adım:
—Kul Ortak…
KUL ORTAK
Baki OrtakKayıt Tarihi : 23.11.2025 00:14:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!