İslam’ın temel ilkeleri, her bireyin kendi amellerinden sorumlu olduğunu ve her bir insanın yaşamı boyunca yaptığı iyiliklerin ya da kötülüklerin kendisine ait olduğunu vurgular. Bu bağlamda, ölüler için Kur’an okuma geleneği, İslam’ın öğretileriyle örtüşmeyen bir hurafe olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle kabir ziyaretlerinde ve ölüler için yapılan ibadetlerde sıkça rastlanan bu anlayış, yanlış bir inanışa dayanmaktadır. İslam, insanları doğru düşünmeye, akletmeye ve kendi sorumluluklarını yerine getirmeye çağırır. Kur’an, Allah tarafından insanlar için bir rehber olarak indirilmiştir. Ancak bu rehber, yalnızca diriler için geçerlidir. Sad suresi 29. ayette Allah şöyle buyurur: "Mübarek kitabı sana ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye indirdik." Bu ayet, Kur’an’ın akıl ve düşünme yeteneğine sahip, canlı insanlar için indirildiğini açıkça belirtmektedir. Ölülerin ne düşünme ne de akletme yeteneği vardır. Bu nedenle, ölüler için Kur’an okunmasının herhangi bir anlamı yoktur. Çünkü ölüler, artık amellerini tamamlamış ve dünya hayatını terk etmiştir. Ölüler, yaptıkları işlerden dolayı sorumlu tutulmuş, yaşamlarını sürdürürken gerçekleştirdikleri amellerin karşılıklarını almışlardır. Bu gerçeği göz ardı ederek, onların adına bir şeyler yapmak, Kur’an’ın amacına aykırı bir tutumdur. İslam’da herkes, kendi amellerinden sorumludur. Necm suresi 39. ayette şöyle buyrulur: "Ve insana çalışması dışında yoktur." Bu ayet, bir kişinin yaptığı iyiliklerin ya da kötülüklerin sadece o kişiye ait olduğunu ifade eder. Başka birinin, ölen bir insanın adına ibadet etmesi veya amellerini yerine getirmesi mümkün değildir. Ölüye yapılan ibadetler, okunan Kur'an'lar ona fayda sağlamaz. Bu, sadece kişinin kendisinin sorumlu olduğu bir durumdur. Yasin suresi, genellikle ölüler için okunan bir sure olarak bilinse de, bu suredeki 70. ayette, ölüler için değil, diri insanlar için uyarılar yapılmaktadır: "Diri kimseleri uyarman ve inkâr edenlerin üzerine sözün hak olması içindir." Bu ayetteki mesaj, ölülerin ardından okunan Yasin’in onlara bir fayda sağlamadığını, aslında bu ayetlerin diriler için olduğunu gösterir. Bu nedenle, ölülerin ardından Yasin okumak, yanlış bir uygulamadır. Ölülerin, dirilere yapılması gereken öğütleri duyması mümkün değildir. İslam’ın öğrettikleri, her bireyin kendi amellerinden sorumlu olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bakara suresi 134. ayette, "Onlar gelip geçen bir ümmetti. Onların kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız size aittir. Onların yaptıklarından siz sorulmazsınız." denir. Bu ayet, ölen bir kişinin amellerinin artık kendisine ait olduğunu ve bu amellerin başkalarına fayda sağlamadığını ifade eder. Yani bir kişinin ölmesi, onun daha önceki hayattaki amellerinin sonuçlarından sorumlu olmayacağı anlamına gelmez. Aynı zamanda ayetten anlaşılacağı üzere dirilerin yaptıkları da kendilerinedir. Ölülerin ardından yapılan ibadetler, aslında sadece hayatta kalan kişilerin duygusal bir rahatlamasıdır. Bu, bir nevi "ölüye iyilik yapma" ya da "ölüyü hatırlama" arzusundan doğmaktadır. Ancak bu tür ibadetlerin ölüye hiçbir faydası yoktur. Ölüler, dünya boyutunu terk etmiştir ve artık ne duyabilirler ne de herhangi bir ibadetle etkileşime geçebilirler. Bu, Kur’an’ı sadece bir müzik eseri gibi algılamak ve onu ölüye fayda sağlaması umuduyla okumak anlamına gelir. İnsanlar, ancak kendi yaptıkları iyilikler veya kötülüklerden sorumludurlar. Ölüm, bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Kur’an merkezli bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde, ölen kimse için Kur’an okumak, namaz kılmak ya da oruç tutmak gibi amellerin geçersiz olduğu açıktır. Ancak dua, farklı bir boyuta sahiptir. Dua bir yakarış ve rahmet dileğidir. Bir müminin başka bir mümin için dua etmesi, Kur’an’da teşvik edilen bir davranıştır. Bu bağlamda, ölüler için dua etmek, onları Allah’a emanet etmek ve bağışlanmalarını dilemek, kişinin kendi halini güzelleştiren bir niyazdır. Fakat bu dua, ölenin kaderini değiştirmez; sadece dua edenin ihlas ve teslimiyetini yansıtır. Kur’an’da Nuh nebinin, oğlunun kurtuluşu için yaptığı dua reddedilmiş; Allah, bu duanın kabul edilemeyeceğini açıkça bildirmiştir (Hud 11:46). Bu olay, Allah’ın hükmünün değiştirilemez olduğunu ve her bireyin kendi eylemlerinden sorumlu tutulduğunu göstermektedir. Bu örnek dua etmenin Allah’a sunulan bir temenni olduğunu, ama neticenin yalnızca Allah’ın dilemesiyle belirlendiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, ölen bir kimse için dua etmek mümkündür; bu, bir sevgi ve rahmet nişanesidir. Fakat bu dua, Kur’an’da açıklandığı gibi, ölenin amel defterine eklenmiş bir sevap değildir. Dua edenin içsel bir yönelişidir ve asıl faydası dua edene yöneliktir. Nitekim Haşr suresi 10. ayette, müminlerin birbirlerine dua etmeleri teşvik edilir: “Rabbimiz bizi ve bizden önce inanmış kardeşlerimizi bağışla ve kaplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma.” Ancak bu dua, ölüye yeni bir amel kazandırmak için değil, dua edenin ahlaki sorumluluğu ve kardeşlik bilincini diri tutmak içindir. Kur’an, yaşarken iyilik yapmayı, takva üzere yaşamayı ve ahiret için azık hazırlamayı öğütler. Ölüm, bu süreci sona erdirir ve artık kişinin dosyası kapanır. Bu bağlamda, yapılması gereken asıl şey, yaşayanların kendi hayatlarında sorumluluk bilinciyle hareket etmeleridir. Sonuç olarak, İslam’ın öğretileri, insanların sadece kendi amellerinden sorumlu olduklarını ve ölülerin arkasından yapılan Kur'an okumalarının hiçbir fayda sağlamadığını açıkça ortaya koymaktadır. Kur’an, diriler için bir rehberdir ve ölülerin ardında okunan Kur’an, onların amellerine hiçbir katkı sağlamaz. Her birey, kendi hayatı boyunca gerçekleştirdiği iyi amellerle değerlendirilir ve yalnızca kendisi sorumlu tutulur. Ölüler için yapılan Kur'an okumaları, sadece geride kalanların duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için yapılmakta olup, İslam’ın temel ilkeleriyle çelişmektedir. Ancak Allah’tan rahmet dilemek, bağışlanma niyazında bulunmak, dua etmek mümkündür. Bu, kişinin içsel bir teslimiyetini ve merhamet duygusunu yansıtır. Fakat hiç kimse, bir başkasının ameliyle yükselemez. Her can, kendi çabasıyla karşılık bulacaktır. İslam’ın mesajı, yaşayanlara yöneliktir. Ve bu mesaj, sorumluluğu başkasına yüklemeyen, akleden, düşünen ve kendini ıslah etmeye çalışan bireyler yetiştirmeyi hedefler. Kur’an’ın ölüler için değil, diriler için bir rehber olduğu gerçeği bu noktada yeniden hatırlanmalıdır.
Kayıt Tarihi : 22.5.2025 14:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!