Ne kadar gökyüzüne baksam
içimin karanlıklarından bir ada görürüm;
Bana giydirilmiş serçenin hüzün türküsü
Henüz karanlıklardan perde aralamamış
biraz da esrik duygular
Yanıp sönen cüce yıldızlar,
Bir o kadar siyahi kirde
Ne kadar iyilik varsa bir adım ötede esir
düşmüş ihtiyarın gözlerinde
Gece heybemde biriktirdiğim kelimelerdir
gündüz bozuk para gibi harcadığım
Her kitapta olmaz sözlerin kardeşliği,
kıyıda toplanır intiharı hecelerin
Erdem aranmaz köşe bucak,
Yüreğin ta kendisinde insanın
Bilmem ki neden lanetlemez
dilimin ketum avazı,
zulmün şirpençe acısını
ve hiç bir serin gece ağlamaz
çocuk gülümsemesi anne öpücüğünde
Yargısı olmayan sineğin şehirlerarası otobüs
camında gözü ayık kalmaz
Yanlardan geçen deli rüzgâr; sesleri duymaz,
Yorgun şakakları okşamaz
Koşar adım ışıklarda oyalanmaz gözlerim
Hatıralar deler karanlığın zulmet perdesini
İyilik cephelerini düşürür de yakalamaz
Ölmüşüm kardeşim!
Başım, boynum savaş alanı;
Mızrak sesleri yükselir, ok acısı sırtımda
Gözüme uyku girmez ki atımı dörtnala süreyim
Yaz vakti vadilerde yeşeren sevdalara
Çok uluslu marketlerin raflarında satılmaz;
gecenin dinginliği ve ruhun karanlığını
temizleyen süngeri
Zifiri karanlıkta afyonlu dudaklarımda
bütün metinler birer ölü
Mazlum kırk dört yerinden bıçaklı, zalim sırça
köşkte nemrut sözlü
Unutkanlık vermeseydi Huda,
hangi karanlık aydınlığa olurdu kurban
Kayıt Tarihi : 19.6.2023 13:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!