Kıymetimi bilmedin bu dünyada…
Oysa ben, seni severken
kendimi unutanlardan oldum.
Gülüşünde huzur aradım,
Adında dua ettim.
Ama sen…
Yokluğumu alışkanlık sandın.
Herkesin gözünde "geçer" sanılan bir aşktım belki.
Ama bil ki,
ben sana ömrümü vakfettim.
Şimdi soruyorum sana:
Ben öldükten sonra mı geleceksin?
Çiçek mi bırakacaksın soğuk bir toprağa?
Bir gün “ah be” deyip başını taşlara mı vuracaksın?
Geç kaldın.
Gözümün sana baktığı zamanlara,
Kalbimin sana çarptığı yıllara…
Sen geç kaldın.
Sayamadım, kaç yıl geçti aradan…
Kara gözlüm…
Sen gideli, içime sonsuz bir kış çöktü.
Bahar geldi, ama çiçek açmadı içimde.
Çünkü senin olmadığın yerde,
Gül de soluk kalır, güneş de anlamını yitirir.
Ben seni dünya gözüyle bir daha görememekten korkarken,
Sen beni gözünle değil,
pişmanlıkla hatırlayacaksın bir gün.
İçimdeki yangınları söndürmedi zaman.
Hasret, kül yapmadı beni…
Kavrulmuş hâlde bıraktı.
Yandım, ama senden başka bir şeye yanmadım.
Ve sen…
El sözüyle döndün bana.
Birilerinin “o sana göre değil” cümleleriyle kırdın beni.
Ama ben hiçbir zaman,
“Sana göre olmaya” çalışmadım.
Ben sadece
“Seninle olmaya” çalıştım.
Şimdi ne zaman gözüm dolsa,
Aynı soru dönüyor içimde:
“Ben ölünce mi geleceksin?”
Mezar taşımda mı okuyacaksın adımı?
Yokluğumda mı anlayacaksın varlığımı?
Bil ki…
Toprak kabul edince beni,
Kelimeler fayda etmez.
Gül getirmek,
Adımı anmak,
Sessizce ağlamak…
Hepsi boş kalır.
Çünkü ben yaşarken sustum,
Sen yokken bile seni yaşadım.
Ve artık sadece dua ederim:
Bir gün gelir de,
Benim için içinden bir “keşke” geçerse…
Kalbinin kıyısına iyi bak:
Orada beni çoktan gömdüğünü fark edeceksin..
Kayıt Tarihi : 27.6.2025 23:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!