bu portakal kokulu bu yağmurlar
sıra sıra evlere serenat yapıyorlar ya
ben ve ötekiler desen de dünyaya
senin serenatın
sana...
bu güneş bulutları kolluyor ya
saçlarına vurmak için perçemiyle
"uykumda olsun
uzanmıyor hiçbir avuç" desen de
..
unuttum harcadım ömrümü ömrüm olduğunu
elma şekeri kız koynu
ben sırasız talebe
ağaçlar sonbahara hazırlanır camlar da aynı sarı
çocuklar toplanırlar okul önlerinde çalarlar bana galebe
içimde lapa lapa sen
..
dağ sırası aştık öperken yeryüzünü
aldı bizi gençliğimizin bitişi uzuncacık
savunmasız çocuklar gibi sevdik seni
kenti çevreleyen korkuydu aşksızlık
korkuyu yendik biz
leyla dedik ille leyla çoğaldık
yeşereceğimiz toprağımızı düşledik sarmaş dolaş başak dalı olduk paylaştık tozu toprağı
koklaşalım iş makinasında grev meydanında istedik
kıpkırmızı düşlerimizin gülüşü olsun istedik gelincik çiçekleri
biz yaratmadık mı sofraların güzelliğini çile çile
..
bu sabah her sabahtan daha güzel
ister gözlüğünü çıkar ister kal olduğun gibi
ama bak mutlaka yüzüme
güzelliğinle aydınlansın yüzüm
hiçbir anını kaçırmak istemem bakışının
bilirim
eski yatılı bir okul anısıyla üşürdü için
bense seninle üşümeye bile vurgun
kargalarla hoşbeş hala delikanlı
ayva tüylerinle çığ eritmeye
..
dağ sırası aştım öperken yüzünü
aldı beni gençliğimin bitişi uzuncacık
savunmasız çocuklar gibi sevdim seni
kenti çevreleyen korkuydu aşksızlık
korkuyu yendik biz işçi köylü yek emekçi
leyla dedik ille leyla çoğaldık fabrika fabrika
toprağımızı düşledik toprakla sarmaş dolaş başak dalı boylum naz etme gel barışalım
koklaşalım iş makinasında grev meydanında
kıpkırmızı dişlerinin gülüşü olsun gelincik çiçekleri
sen yaratmadın mı sofraların güzelliğini çile çile
..
sesinin koyboluş yankısı
sisli
usulca kesti bileklerini zamanın
yaşamak ölümü pelesenk etmekti ağaçlara
sensiz...
yanaklarındı hayat parantezim
gülüşünse ömrüm
gülüşünle
beyaz bir kapı açılırdı
..
ağustos sabahlarına zifiri uyandık
gazete kupürlerinde ölüm haberlerimiz
rüyalarımızı sığdırmak istedik gerçeğe
mevsimsiz göçtük beklemedik didindik
gün yanıklarına gebe rüzgar değirmenleriyiz
usta ormanlarda acemi tuttuk mavzeri
yılmadık arkadaşlığa bilendik anadan üryan
kuşlarımızı almadık kafese göğe serseri
tek tabanca da gezdik olmadık tek tük
..
geçmiş kış bulutları
liseli umarsız
yollar yapışır ayaklarıma
saçlarım taralı sana
gözucuyla yakalamak hayatı o sen
baktığım bakımsızlık ulaşmasız ellerim
sana karnına dokunmak yaratılması evrenin sil baştan
üstüm başım çirkin düşünmeli hayalsiz
beklemek hep geçmişte okul yolu zamanı
şarkılarım ahmet kaya
..
kaybolmuş kıtasın esrikliğinde dünyamın
kalbimde sen hep o sensin mahallenin en güzel kızı
ekmek ve süt kuyruğunda titreyen ellerimi tutan nefesinle
sen hayallerimizdeki lunaparkta balerin
ben dönmedolabım hala haylaz mı haylaz
bilet parası olmayan çocuklarla dolu şimdi kalbimin çığlığı
yaşıma aldırmadan koşuyorum hala arabaların peşinden
tutacakmışım gibi seni
okul çantama attığın mektuplar sararmış yapraklarla bir
sonbahara meydan okuyor şimdi
..
sabahlar kehribar yanışlı mavi ölümlü
hayra yoramam eksik yanımda kalem kağıt
baştan ayağa ağaçlar üşür doyasıya
sonbahar geçim derdinde sensiz
zehir denizlerinde kulaçtır dizelerim
sen kayıp adası yüreğimin
sağ salim kar yağar kanat çırpışlarına uzak limanların
barış günleridir ayrılığa ölüm
mutluluk ayrık otudur hatırasız susuşunun
ağlamak çok çok öğrenci harçlığı ceplerimde
..
beni mi çağırdın
şarkımı çalan kim
gülme üstüne parçalanmış edebiyat
boşuna herşey tüh kaldım sensizliğimde
içinde olsam dışım olursun
dışında kalsam içim
terbiyesizdir aşk
ben sokak iti vaşşş
hasta yatan senlilik
yalnızlık küstah gelmez işine
..
yazılıda zayıf aşkta haşin ben nasıl saysam ki
nerden başlasam tenefüs aşklarımı kırk katır kırk satır
sıra altlarında ali gel değil müslümden şarkı sözleri
okul seninle anlamlıydı bilsen müfredat dinlemez aşk
müdürün önüne kendimi nasıl atardım senin yerine
ahhh fedakarlıktır aşk be kantine senin için alıştı şu ayaklarım
davranış notlarımı sana adadım feda ettim beslenme zayıf
siz yakar top ben yakan aşk oyununda mağlup hazin törenli
en büyük kahramanlığım okuldan kaçmaktı erkekler gibi
kafamı tren yolu yaptıklarında nasıl hayran bakmıştın be
..
dallarım çıplak üşürken keskin çırpınırdın içimde
kanatların kanatırdı oramı buramı bilsen zor öpüşmek
seni bırakıp toprağımı yurt edinemiyorum için için
yurdum seni sevmenin bana verdiği bu telaş tavşan uykusu
görüş günü neşesi kirpiklerinde kırgın sevişme yoğunluğu
kaldırımlar dar gelirdi ikimize yollara taşardı sevincimiz
doğum gününde içimden geldi uçurtma gibi bağlanmak gökyüzüne
sevdalıyım çocuklar gibi bana bıraktıklarının tortulu yunmuşluğuna
birlikteliğimizin mavimsi denizlerinde yunuslar gülerdi özlemli
mahallenin en deli oğlanı ben sen yüzünü öperken ağlayan
..
ben evden erken firar
o okul önünde benim malumum hazır
saçlarım ona kuş sesi o kırçıl bakışlı bahar dalı ince mi ince
camları dünyam parasız yatılı perdeleri ezbere ağlamaklı
ceplerim hint fakiri üstümde çakal havası raconlu
bakmakla bakmamak gibi gelir sekerdi içimden dışıma
ona baktığımda ben film arası parça yanakları kırmızı
bana baktığında dünya cennet mekan bir kuş çiçek açar mı gülerek
sevmek en büyük eylemidir devrimcinin derdi üşüdüğümde ellerimle
su bardağında çay içerken yüzüme çarpan buğuydu kestane saçları
..
sabaha dokunurcasına aradım geçtim akşamüstlerini
öğle sonu baygınlığı okşar ağaçları süklüm püklüm
aklımda püfür püfür bir istanbul bir de sen
mutluluk vapurları yol alır şarkımda ezik
içlenmiş bir çocuğun kendine acımasıdır aşk
şanslı mektuplarım nasıl ulaşır çivit dudaklarına
dudaklarından sızan ben miyim topla ne olur gözyaşlarımı
iyi niyetli fikirlerim ölüme götürür yaman rüzgarında katıksız parmaklarımın sana dokunmaksız
ud taksim ince hastalık sevgilinin belirip kaybolması
yıldırımlar yıkar yastığımı pürtelaş
..