dükkanların kepenkleri; her sabah erkenden açılır,
her akşam korkunç bir gürültüyle kapanırdı
yaşardım yalnızlığı, karanlığı...
cumartesileri elektrikler kesilirdi
çarşıya yaklaşırken gofret, leblebi
naylon ve lastik kokuları
kalabalık arasında bilyalı tekerlekli el arabaları
yerleri pisleten, lastik tekerlekli atarabacıları
bir de hamal arabalarının at artıkları
yük taşırlardı
Gürbüz, Dellalların Aziz, Tekelilerin Memetali,
pazar kalabalık, başka arabacı da yoksa
pazarlığa yanaşmazlardı
pazarlık için bile fiyat soran
onlara taşıtmak zorundaydı
değilse aralarında kavga çıkardı
-buğday pazarı-nda elleşenler, kollaşanlar
olmadı çuvalını sırtlayanlar
yere dökülmüş zahiresini serçelerden koruyanlar
bir taraftan da şehirliye
verip-veriştirilerdi
(Yalvaç onlara göre şehir) olmalı
“-şeer yerinde bırağ insanı, guş bile
arsız, aç, gözü doymaz hırsız,
görüyon de(ğil) mi
bu yandan “-huyh ha”layon
ho yanna çokaşıyollar
başındaykana go(y) macak
aynı mitli şe(h) erin adamı ğibi”
sonra biraz fazla yüklendiklerini farkedip
“-valla epap onnar da haklı
köy yerinde hankı gapıya varsan
iki sunum ekmek veren olu(r) da
şe(hir) rde kim-kime, dum-duma
acından ölsen getsen
kimin habarı olu de(ğil) mi
köydeki ğibi fakir bi dene olsa kırıntıynan doyar
onnar da mezbur, su akarkana desdiyi dolduracaklar
gısa ğünün tecareti
bizden ne tüy goparsalar kar sayacaklar”
Kayıt Tarihi : 2.9.2008 02:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)