toprağından dalına sıçrayan renk
olmamış havanın kucağından sesizce geçti
gürültü bandolarının sustuğu
kemana boğulan titreşimlerin
savruluşuna rüzgar eşlik etmedi
ey sükünet
büyür şehirler gidgide
uzay kaygıları başlar
şiiri merceği ile yazan başlı
yüreğinde duygusuzluk pilleri taşır
maddenin ilerlediği her çığlık tanrı olur onlara
gök kuşağı unutulur
dönmeliyiz artık çok geç oldu
şu kapı senin bu kapı benim
sakın ağlama duymayacağım
kalbinin kalbime titremesini
masayı donat
kar fısıltılı bir evin yası
neyin rüyası
altı yaşında bir cocuk
karanlıkların birikdirdiği yasak
örtünme günahsız ölüm eşkali
ve gece sağnak
aydınlığınla gel içime
karanlıkları silen bakışlarınla gel
hayat oyalı nakışlarınla gel
ve gir kalbimin titrediği uykularıma
örtünüp kapanmadan evvel
ellerimi ellerinin arasına al
ağırlaştırılmış müebbet uyku
dağılsana uzay gibi
birbirinin içinden geçiyor herşey
çizgi çizgi evren dibi
bileşenler kargaşası
medivenlerden inince garın kapısını
sihirli bir müzik kutusuna giren garın kapısını
betonlara vidalanmış çelik raylarında
tiren işcilerinin söylediği
güneşin taaruzuna bulanmış
anadolu uzun havaları dokuyan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!