Bir köyde öğretmenim, ama bekarım,
Kardeşimi de götürdüm, hem okutur, hem bakarım.
Bir kadın gelir evimize sorar:
- Hoca, çamaşırınızı kim yıkar?
- Ben, derim. – Vah, yazık, der, çıkar.
Kardeşimi görürler elinde su kabı,
Derler: - Vah, yazık. Daha bu sabi.
İşi hangimiz yapsak, vah, der; şaşırırlar,
Bu gidişle bir gün sabrımı taşırırlar.
Kendime iyi de dense kötü duyuyorum,
Şu hikayeye ne kadar da uyuyorum:
“Vaktiyle hoca, tutar pazarın yolunu,
Çeker merkebini, bindirir oğlunu.
Görenler der: - Oğlan binmiş, baba yaya,
Tüh sana, yazık değil mi ataya? !
Bu defa oğlan yaya, baba merkepte giderler,
- Zavallı yavrucuk, merhametsiz babaya yazık, derler.
Şimdi ikisi de indi, merkebi önlerinde sürerler,
Bu defa da: - Enayilere bakın, derler, gülerler.”
Nihayet hoca kızıp, merkebi sırtlayacaktır,
Sormasana a sersem, bunu ya ben ya çocuk yıkayacaktır.
14 Aralık 1986
Kozan
Kayıt Tarihi : 22.7.2008 18:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!