-Faruk Nafiz'in aziz hatırasına-
Biliyorsun ki oğlum, ortada, hem sen varsın,
Hem de seni yeryüzüne getiren bir anne.
Bazen, nemli gözlerle bana bakıp, sorarsın:
“-Peki babacığım, bu ayrılığa neden ne?
Her çocuk, akşamları, hep aynı eve girer,
Hem annesine sarılır hem de babasına...
Anne, sabahleyin babaya da ‘günaydın’ der,
Beraber otururlar sabah kahvaltısına.
Annem neden yok baba, senin yoksul evinde!
Her yemekte, sofrayı neden sen temizlersin?
Pazar günü, anneme, bizi getirdiğinde,
Neden yukarı çıkmaz, hemen niçin gidersin?
Gizli gizli ağladı, ablacığım aylarca
Bir bilsen geceleri nasıl uyuduğunu!
Dinlemeye hazırım, baba, seni yıllarca,
Neden parça parçayız biz, anlatsana şunu! .”
“-Oğlum! Can evimden vurdun, beni bakışınla
Hele indir bakalım şu kalkan kaşlarını..
Neyi, nasıl anlatayım, sana bu yaşınla,
Sen bugünü düşünürsün, ben ise yarını...
Sırlar vardır hayatta, hayata ait değil.
Sırlar ki, onların tek sahibi mezarındır..
Sana şu kadarını diyeceğim, bunu bil:
Ne gam varsa âlemde, onurlu başlarındır...
Sana mirâsım, ne maldır, ne mülk, ne de varlık
Böyle basit şeyleri bırak fâniler umsun
Nasip olmaz herkese böylesi bahtiyarlık:
Sen benim onuruma vâris olan oğlumsun.”
Şubat'2009
Hasan ZekiKayıt Tarihi : 2.3.2009 22:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gençlik yıllarımda dilimden düşürmediğim, etrafımdaki herkese adeta zorla ezberlettiğim, odamın duvarlarına yazdığım bir şiir vardı: Faruk Nafiz'in 'Oğluma' isimli şiiri. Hani, 'Biliyorsun ki, oğlum, ortada ne sen varsın, Ne de seni yeryüzüne getirecek bir anne: Bir gün cihâna gelmen mukadderse, anlarsın, Bu gelişten gözümü, gönlümü yıldıran ne? ' diye başlayan, ve, '..Akşamları bir camın önünde, seni değil, Elindeki çıkını gözetleyen karındır. Hakkın önünde eğil, zulmün önünde eğil! Taçlar bile cihanda eğilen başlarındır... Derdim, omuzlarına yük olmasın bu varlık, Derdim, oğlum ne Hak'tan, ne kuldan bir şey umsun. Nasip olmaz kimseye bu kadar bahtiyarlık Ki, sen benim doğmamış, doğmayacak oğlumsun! ' dizeleriyle biten o müthiş şiir.. * * * Devran döndü, yıllar geçti, epey ileri yaşımda, Allah bana dünyalar tatlısı kızımı ve hemen arkasından da, bence küçük bir bilge olan oğlumu verdi.. Ama, oğlum daha dördünü bile doldurmadan, sevgili ablasıyla birlikte dağılmış bir ailenin çocukları olmaktan kurtulamadı.. Elbette bu sürecin arkasından, benim payıma düşenler, ardı arkası kesilmeyen sorular, sorgulamalar, sitemler ve hatta kaprisler olageldi.. Son zamanlarda, oğlumun her yeni sorusu bir öncekinden daha zor, her önerisi giderek daha bir içinden çıkılmaz hâl aldı. Neylersin ki elimden gelebilen bu, ben de oturup bu şiiri karaladım.. Hepsi bu...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!