Yeni açmış yasemenin
En narin tomurcuğu gibiydi sen gülünce
Dudak kenarı gamzelerin…
Ve burnunun kenarındaki ben
Göğümün süveydasında parlayan siyah bir yıldızken,
Yanık kokundan öpmeye kuruluydu seni,
Tenine çarparak saçılan her esintinin çağırdığı
Latinas ve hispanik ezgilerle.
Bir rüyanın yankısındaki
gitar tınılarıyla sanki sevgilim
Çocuklaşırdı seslerimiz sarılınca birbirimize
Yaramaz ve cartazan bakan gözlerin
Mahalle bakkalının cam kavanozundaki
Yeşil nane şekerleri gibi parıldardı içimde.
Aynı anda ısırmış gibiydik Metuselah ağacını
Dişlerinde,
beni güldüren haylaz kız çocuğu kalırdı hep
Ve kaç diş izi yaran, kaç kahkahan varsa sessizliğimde,
Ra’nın kutsal sandığına bıraktım şimdilerde saç tellerinle.
Bulutlara;
biletler bulmalık sebeplerimiz vardı aniden,
Bahçeleri utandırmazdı çıplaklığımız...
Bu yüzden o siyah yıldızı ışıklarından
Seyre dalar ruhum geceleri sen duymadan.
Ve koynumdaki gökyüzüdür sesin;
Gitmenin anlamını hiç sormayan…
Kayıt Tarihi : 23.8.2025 16:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!