O dipsiz kuyudur aşk…Sadece karanlığa bakmak, içinde yaşadığın karanlık seninmiş gibi karanlıkta yaşamayı yeğlemek…
Ne kadar düşünce girdabında dolanır insan. Koşmak istersin tökezlenirsin. Karanlığa doğru koşarsın var gücünle, sadece korkuları doldurursun içine. Koşup kurtulacağını zannedersin bu korkulardan bir anda bu korkular boşluğunda bulursun kendini.
Oysa ne kadar da çok insan yaşar karanlıklarda, onlar da korkarlar mı ki?
Yaşadığın yeri, şehrini ve aşkını terk edersin, karanlık çöken bir akşamın sonunda, atarsın kendini başka bir şehrin ışıltıları arasındaki kendi karanlığına…
Geriye doğru bakmayacağını ve bu aşk kâbusundan kurtulacağını zannederek o başka şehrin kuytularında bulursun gölgene bastığın kendini…
Yok oluşa, kayboluşa veya hayatı yeniden yaşama arzusuna bırakırsın kendini… Tükenmişliğinden kurtulacağını zannettiğin başka bir tükenişe atarsın kollarını kucaklaşarak yeni umutla…
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm