Çağrı
• Kendilik arayışı içerisine dalan insan kendinden başka bir kendi arıyor tüm soluk aynalarda. Parçalı bir kendilik anlayışı ile hayatın tümüne yorum getirmeye çalışıyor.
Kendine bakmak,
Sadece yüze değil,
Gönlün kıvrımlarına eğilmektir.
Bir derviş vardı, şehirle dağ arasında,
Ayağı toprağa, gözü ötede.
Bir sabah, harman yelinde savrulan sesiyle
şöyle dedi:
çocuk sesimle
bir kitap açıldı içimde
toz kalktı zamanın
yunus indi dudağıma
Bir ışık düştü içime,
Ama hemen yayılmadı.
Önce karanlığımı yokladı,
Sonra yankı yaptı derinliğimde.
Gece çökerken herkes uyur,
Ama bazı uyanışlar karanlıkta olur.
Gözler kapanır, kalp açılır,
Sabah, uykuda doğar bazen.
Göz görür, kalp görür, sen görürsün…
Güneş vururken hisseder, inince düşünürsün.
Her daim tepede olmaz ya, gider ama sıcaklığı kalır üstümüzde.
İz bırakır tende, bedende ve sokağın köşesinde.
Gölgesi önümde gidiyordu,
Oysa ışık hep arkadan gelir sanırdım.
Bir şey vardı benden önce yürüyen,
Belki de ben, kendimden önce düşüyordum yola.
Sınır bilmeden kim olur?
Kendini tanımadan kim kalır geriye?
Bir tanım,
Bir kelime,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!