Atam, biliyor musun?
Bu sabah Anadolu’da başka bir rüzgâr esti.
Bir annenin gözyaşı düştü toprağa; damarlarımda hissettim.
İşte o an anladım, memleketim Samsun’da bir adım atıldı.
Sanki binlerce ananın oğul hasreti yerinde çiçek açmış gibiydi.
Ve ben fark ettim ki, o yaralı göğüslerde açan çiçek sendin.
Güneş miydi, saçlarına gölge düşüren,
Yoksa ay mı söz vermişti, parlatmak için her teli?
Saçından bir tel düşse, toprak özür dilerdi,
Seni alacağı günün yaklaştığını bildiği için.
Sense hâlâ gülerdin, her sabah kahvaltısında,
Onca acının biriktiği o yorgun gözlerle.
Babam neden hep uzaklara dalardı?
Sanırdım yağmur sesini seviyor
Oysa içindeki sesler yetermiş susmaya
Annem neden hep gece ağlardı?
sanırdım duygusal bir film izliyordu
Bugün evimize gelenlerin dediğine göre ölmüşüm.
Oysa yarın, yapacak o kadar çok şeyim vardı ki…
Sen bunlara rağmen gelip bana “öldün” diyebilir misin?
Yorganım hâlâ bana sarılmak için sıcacık bekliyorken,
Yastığıma saçlarımdan birkaç tel yeni düşmüşken,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!