Tüm diğer insanlar gibi daha çocuk iken kandırıldım.
"Dostluk" diye bir şey olduğuna çocuk iken inandırıldım.
Dostluğu çocuk oyuncağı sandılar ve de çocukların büyüyünce oyuncaklarını bir kenara atacaklarını bile bile, tutuşturdular elime.
Elime tutuşturacaklarına, kalbimi tutuştursaydılar ya!
“Konfüçyüs derki” diye başladılar, cümlelerine.
"Dostluk iki ruhun bir bedende toplanmasıdır" dediler.
Günlerden, hangi gün olduğunu umursamadığım zamanların, her hangi bir günüydü.
Hangi gün olduğunun hiç bir önemi yoktu.
Günün ismi değiştirmiyordu çünkü hiç bir şeyi.
Hem diyelim ki; günlerden pazartesiydi.
Ne fark ederdi ki! İşin önemli olan tarafı şuydu;
Günlerden hangi gün olduğunu umursamayacak kadar günümdeydim.
“Farkında mısınız? "
Farkındalık yaratan en etkili cümlelerin hiç biri " farkında mısınız? " diye başlamaz.
İlk cümle hariç!
Doğduğumuz ilk an!
O ilk nefes!
Bize bildiğimiz her şeyi unutturan o eşsiz yalan!
Bunu bilmek etraflıca düşünmeyi gerektirmiyordu.
Etrafı olan bir şeydi insan.
Etrafımız, etrafı olan şeylerle doluydu.
Etrafı olan her şey, etrafı olan kelimeler ile anlatılıyordu.
Etrafı olan her şey, etrafını saran şeylerle doluydu.
Etrafı olan her şey, etrafı olan diğer şeylerin etrafını sarıyordu.
Hakikat tüm çıplaklığıyla anlatırdı kendini.
Çırılçıplak bir hakikat kelimeler ile anlatılabilir miydi?
Bu alemde "çırılçıplak" bile bir kelimeydi.
Ve de "kelimeler mananın örtüleriydi."
Bir örtü anlatabilir miydi altındaki şeyi?
Hangi gün ışığı anlatabilirdi geceyi?
Acını ölümsüz kılmak gibi bir derdin mi var?
Derdinin dermanı belli!
Yaz!
Yaz ki! Ölümsüz olsun o acı.
Senin yüklenemediğini bir k'ağıt yüklenir belki.
Seni kül edeni, bir kelime kül eder belki.
Bir tarihi yoktu, Adem'in.
Yoktu, dönüp bakabileceği bir gerisi
Yoktu, hatırlayabileceği bir geçmişi.
Bir annesi ya da babası yoktu
Yetim veya öksüz bile değildi!
Hatta doğmamıştı bile.
Her kelimenin bir hikayesi vardır elbette. Öyle ki; kelimeler olmasaydı hikayeler de olmazdı. Kelimelerin ne denli güçlü şeyler olduğunu bilmeyenimiz yoktur.
Neler yapılamazdı ki kelimeler ile?
Mesela "her şey" derdik ve de "her şeyi" bir çırpıda söylerdik.
Hatta "sonsuzluğu" densiz bir kelimenin vücuduna sıkıştırıverirdik.
Neler yapılamazdı ki kelimeler ile?
Kelimeyi kelimeye uydurup adına kafiye derdik.
Çok eski zamanların hiç eskimeyen bir hikayesiydi, bu.
Kahramanları hikayenin içinde hakikati arıyordu.
Sığar mıydı hiç hakikat, hikayenin içine?
Sığdırabilir miydik her şeyi, hiç bir şeyin içine?
Hepimizin bir hikayesi vardı ama yoktu hiç birimizin bir gerçeği.
Hikayeydi nihayetinde tüm gerçeğimiz, eskisek bile yeniden yazılabilirdik.
Hayat ne ile tarif edilebilirdi ki?
İçindekiler ile ancak değil mi? Evet! İçindekiler ile.
Her anlamda içindekiler ile…
Hayatın içindekiler ile
Senin içindekiler ile…
Benim içimdekiler ile…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!