Hey gidi daimî seremoni
Cennetin cehennemin rengi
Dudaklarımın arasında
Buhurumeryem güller
Bi yâr’e aşka
Kürdîlihicazkâr saz semaisi çalıyorlar
Gönlüne işlenir pullu, pullu oyalar
Her yandan, bir yandan dokunuşlar
Ya sektiriver suyun üstüne
Ya avuçlarıma bırak çakıl taşlarını
Sarıl boynuma gün ışığına hasret
İçimde kıvranır -oryantal inci - aşk
Serv-i sîmîn yanağında açtığı çukuru şarap ile doldurayım
Can cananla güzel, seninle her boşluğu gül ile doldurayım
Bülbüle aşkı sordum, o seyyah, o gül benden handân dedi
Kandım dünya gözyaşına yollar, gönlü şarkı ile doldurayım
“Kirpiğin kaşına değdiği zaman”
Bir bozlak türküsü ömrümüz var
İstem bataklığında
Ne çiçekler açar
Kırma gönlünü insanın
Karala iyiyi istediğin kadar
Hata biçilmiş kaftandır bize
İnşa eder ruhunu garibe bir selam ver…
Ey seyredenler!
Toplayarak çarpıyoruz
Bölüyoruz bölüyoruz
Azalıyoruz
Boş vermişliğin tavanında
Bütün kadınlar karanfil giyinir
………… Ve soyunur sadağı………….
Uyku kıyamda gün ağarır
……......Yüzü pespembe………….
Körpecik göbek kordonu
Isırıcı ateş
İç içe çizik çizik gölgeler
Savruluyor oradan oraya
Yüreklerimiz
Derin bir alarga
Ben sizi dost bildim/ Dost / Sizde yalansınız.
Ayağınız ak/sak telaşlı
İçimde büyümüyor küçük çocuk
Buğulu kadranı saatlerin
Akıp gidiyor zaman
tebrikler... başarılar
Sevgili Alaz,
Hep büyük şiirleri sen mi yazacaksın. Sonra bize ne kaldı. Bu şiirinde de dağ çiçeklerinden başladın, kent merkezlerine indin..İnsanın kalbine girdin. Neyse 'Umutsuzluk Yok..' Bu daha da güzel. Eline sağlık Nil usta..Gerçekten ustasın her hususta..