Tarihi taş duvarlar ikiye bölmüş seyrimi
Üç beş eski taş tam karşımda
Bizimkiler gider gelirler içine ederler bu boşluğun
Sahiplenmişiz bir kere yıkın hıyar yetiştirin mesala
Yan tarafta ağaçlar içinde bir italyan ailesi ve bir villa
Yüksek duvarlarla çevirmişler o büyük yemyeşil bahçeyi
Bugün bir lokma bile koymadım ağzıma
Bir fincan kahve iki paket sigara hatırına
Bir çırpıda kopardım gelinciği
Kendim için değil senin hatırına
Bugün bir lokma bile koymadım ağzıma
Sevgini kazanmak için tuttuğum oruç hatırına
Bir çırpıda kopardım kırmızı karanfili
Kendim için değil sevgimi sunmak için senin hatırına
Bugün bir lokma bile koymadım ağzıma
Acıkan yerim için değil acıyan kalbimin hatırına
Bir çırpıda kopardım beyaz gülü
Seni aradım bulamadım ayrılığımızın hatırına
Ölümü sende seyretmemek için koparamam gelinciği
Sana veremem sevgilim
Arıların kırmızı karanfille dansı o kadar güzelki
Kıyıpta sana kırmızı karanfilde veremem sevgilim
Sana verdiğim beyaz gülü elinde gezdirerek solduracaksan
Beni boşver,git kendine bir çiçekçi bul sevgilim.
Kalabalıkların arasından sıyrılmak
Çarpmadan kimseye
Beyin özürlü olmadan
Kazasız belasız bitirmek hayatı
Ne içki vefalı dost
Bazen sisli kayaların arasından çıkıp pembe ufka uzandığımda
Üç beş kelimeyle anlatılacak hayatım bakışların ritmiyle heyecana dönüşürken
Yaşama sevinci dedikleri tensel titremeye dönüştüğünde
Kör gözümüzün önünde vurduklarını görüyorum serseri köpekleri kör beygirlerin
Her nedense konuşmamayı tercih ediyorum.
Hastalıklardan bir yıldız kaydı çocukluğuma
Menenjitti dünyadaki adı kişisel evrenselliğimin barışıksızlığı
Bir sinir bıraktı kuyruğunda toz bulutundan
Talihsizliğim,üzerime giydiğim elbisem
Kısmetsizlikten kör bir sevda düştü gençliğime
Gidemediğim yerlerde sen varlığınla kaderimin uzantısı
Böyle bir kavganın içinde
Ben anlayamadığım bir karmaşada seni özlüyorum
Haklısın yuvteşenko gençlere yalan söylemek yanlıştır
Büyüklerin oyuncağı sohbet odalarında
Rahmet kapıları sonuna kadar açılır,umutlanırım
Ne kadar da özlemişim tarlalardaki başakların saplarını çiğnemeyi,
Bir hafif acı duymak için,bu yoğun acıların içinde bir saflık bulmak için,
Ciğerlerimin açılacağını umarak koşmak istiyorum temiz ve dürüst köy akşamlarına.
Oy benim bir zamanlar,eteğinde çocuklara hediye ceviz saklayan,
bozulacağını dahi hesap edemeden şehirden gelen şekerleri cevizlerle yer değiştiren saf ninem...
Bozuldu senin evlatlar her tatlı yendiğinde tatlı konuşulmaz bozuldu tatlılar,
Bu halinle,bu kalabalıklarda olmaz birlikte yaşamak
Kem gözlere falan aldırdığım yok
Bilirimki tatmışsın bir çok tat,ondan tatlanmışsın
Ben arada farklı bir tat,utanarak yat
Kızıl saçlarının gölgesi göğsünde,göğsünün pembeliği gözlerimde.
Ayağıma doğru iner gecenin yorgunluğu
Yakıcı bir yıldız kayar gözlerimin içine
Kimi zaman anka kuşlarını gönderirim kaf dağına elçi
Yokluğun aklıma geldiğinde deccala şarkılar söyletirim ölümden esintilerle
Ve ben özlemim zamana anlatır dururum değişemeyeceğimi
Başımı yasladığımda meşe masama
Çatırtı sesleri gelir içimdeki ormandan
Serin bir ürpertiyle yanarımda için için
Sen şifalı sulara gem vurursun suyunu göndermezsin bana
Ve ben özlemim küllerimi savururum altın bir kalp tasta ganj nehrine
Buda rahiplerine verdim altın mührü
Bu kadar saçmalığa inek kutsallığı denk gelir
Firavun kuluna keops üçgeni hak görülmüşse
Senin kulun kuluna kul olmuşsa ve ben özlemim der durursa
Bilmem ki dualar hangi kapıyı açar.
hayat çocukken güzelmiş,gençken güzelmiş
hastalıklar,ölümler yokken güzelmiş.
dedem,babam,dayım varken güzelmiş
türkülerin adı yalancı efkarken güzelmiş.
saçım varken hayat tarak vermeden önce güzelmiş
insan sonunda gülermiş acılarda olsa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!