Nihal'im Allah'ın Aşkla Yazdığı Mektup

Dünya Yükünün Hamalı
583

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Nihal'im Allah'ın Aşkla Yazdığı Mektup

TEVÂFUK MESNEVİSİ

(Tesadüf Olmayan Tesadüf Mesnevisi)

Kumsalda Vuslat ve Arafta Sual

bulutsuz açık pırıl pırıl lacivert bir gece
Dolunay, yıldızlar, sahne ışıklarını yakmış
Akdeniz gecesi ziynetlerini giymiş bir kadın sanki
Elimde iki kadeh, öbür elimde şarap
Yakamozlar çarşaf gibi ışıl ışıl, deniz ılık, meltem tatlı

Ne güzel bir tesadüf; yanıma oturdu bir kadın
Duruluğu, sadeliği, saf güzelliğiyle
Sırtında bir ton günahla sırat köprüsünü geçmiş
Cennete girmiş gibiyim
Ne tevâfuk!

Ya da tüy gibi hafif bir sevapla sıratı geçememiş
Cehheneme düşmüş gibiyim
Gözyaşlarımla cehennemi söndürdüm de
Bir kibritle cenneti yaktım
Arafta oturduk yan yana
Bir şişe şarap, iki kadeh
Çölde buz gibi akan ırmak gibi
Kadının güzelliğinde sarhoşum

Kısa bir sessizlik, sonra yürek açıldı
Dedi ki:
“Koca şehirde iki otomobil vardı; başka yoktu.
Bir gün çarpıştılar.”
Bu bir tesadüf müydü?
Yoksa hesaplı bir rastlantı mıydı?

Gül yüzlü bülbül avazlı dilber anlatmaya başladı
Allah ne verdiyse konuşuyor,
Muhabbet koyu, içinde barış, huzur, esenlik
Yaradanın yazdığı bir senaryo olabilir mi?
Bu gece, bu buluşma, bu muhabbet...
Tesadüf değil, tevâfuk mu?

Cüz’î İrade ile Küllî Murad

Kimi rastlantılar düşten de ötedir,
Kimi konuşmalar suskunluğun içindeki ayettir
İrade midir bir adım atmak,
Yoksa yazgının gölgesinde bir oyuna dâhil olmak mı?

Göz göze geliş, suskunlukla anlaşmak,
Kalbin diliyle kelimesiz konuşmak
Cüz’î irademle gelmiştim belki
Ama o sahilde, o gecede
Küllî Murad’ın nefesi vardı

Rüzgâr değil sadece esen,
İçimdeki niyazdı kadının saçlarını okşayan
Kadehteki şarap değil sarhoş eden,
Sözlerin içindeki hikmetti başımı döndüren

Arınma, Aşk ve Tecellî

Ne bir başlangıçtı bu ne bir sonuç
Zaman yok, mekân yok
Günah vardı, ama içinde mahcubiyet de
Aşk vardı, ama içinde yakarış da

Kadının teninde bir türbe sessizliği
Gözlerinde bir dergâh vakarı
Sözleriyle abdest aldım, bakışıyla secdeye vardım
Aşk bir aynaysa,
Ben onda kendimi değil, Yaradan’ı gördüm

Ne kadar kirlendiysem o kadar yakınlaştım arınmaya
Çünkü aşk, günahı yok etmez,
Ama günahı secdeye çevirir
Tevellâ, teberrâ, teslimiyet
Üç kadeh aşk içtim, biri benliğimi yaktı

Kalû Belâ’da Verilen Ahit

Birden sustu her şey, Akdeniz bile
Kalû Belâ’da bir yemin duydum içimde
Sen ben değildin henüz, ben sen değildim
Ama birbirimizin ismini bilen bir sırdık

“Elestü birabbikum?” dedi kudret
“Belî!” dedik, binlerce ruhun içinde
İşte orada yazıldı bu karşılaşma
O yüzden tesadüf değil tevâfuktur bu

Ruhlar birbirini tanır, gözler tanımadan önce
Eller birbirine dokunmadan evvel
Kalpler birbirine secde eder,
İsimler anılmadan önce
İşte bu yüzden gece susar, deniz susar, zaman susar

Zamanın Ötesinde Aşk

Ne gün, ne ay, ne yıl fark eder
Ruhlar takvime göre buluşmaz
Aşk ne erken gelir ne geç,
Zamanın dışında bir vadide akar

Göz göze gelmek değildir asıl vuslat
Gönülden geçmektir, sükûtla sevişmektir
Dilin sustuğu, kalbin konuştuğu anlar vardır
İşte orada doğar hakiki aşk

Zaman seni bana getirmedi,
Ben seni beklerken zamanı yok ettim
Dakikalar değildi mesele,
Sonsuzluk kadar sustum

Günahın İçinde Arınmak

Günah bazen bir davettir,
Kalbi yakmaya, arınmaya
Kirlenmiş bir nefsin secdeye kapanışı gibidir
Aşk bir aynaysa, kusur da görünür orada
Ama güzelliği tamamlar her çizik

Aşkla günaha daldım,
Ama her yudumda mahşeri içtim
Her bakışında yandım, ama sanki cehennem değil,
Rahmetle dolu bir yangındı

Kadının sesiyle tövbe ettim,
Gözleriyle istiğfar
O kumsalda bir gece,
Kalbimde ömrüme yeten bir sabah oldu

Kaderin Nakışı: İlâhî Senaryo

Kimi zaman yürürken bile bilmiyoruz
Adımlarımızın bizi nereye götürdüğünü
Ama ilâhî senaryo yazılmıştır evvelden
Yol bellidir, yolcu şaşırsa da rota değişmez

İki ruhun çarpışması değil,
İki yüreğin birbirini çağırmasıydı bu
Sen çağırdın, ben duydum ya da
Ben özledim, sen geldin
Ama çağrı ve cevap aynı anda yazılmıştı levh-i mahfuzda

Tesadüf değil, tevâfuk bu işte
Yani: İlâhî niyetin cilvesi
Yani: Cüz’î iradenin ardında saklı bir murad
Ve her şeyin sonunda, susarak anlaşan iki kalp

Sonsuzlukta Kavuşma

Sonsuzluk bir mesafedir kalpten kalbe,
Ölümle kesilmez, doğumla başlamaz
Aşk öyle bir cevherdir ki,
Zamanı da mekânı da aşar

Kum saatini kırdım o gece,
Dakikalar yere döküldü
Ve sen, düşlerimden yürüyerek geldin
Tıpkı ezelde verdiğim söze sadakatle

Ne yaşanmıştı aramızda?
Belki hiçbir şey,
Ama her şeyin özü o hiçbir şeyde saklıydı
Bir öpüş değil, bir bakış yeterdi

Ten değil, ruh dokundu ruha
Ve aşk tamam oldu
Ne evlilik gerekirdi ne nişan,
Yalnızca ilâhî bir tamamlanma

Zeyl: Tevâfuk’un Ardındaki El

Her tevâfukta görünmeyen bir el var
Sessizce çizen, birleştiren, buluşturan
O el, kaderin kalemini tutan kudret
O el, aşkın alnına yazılan mühür

Biz sadece yürürüz, bir sahil boyunca
Ama gölgemizle yürüyen bir sır da vardır
İki şarap kadehi çarpışır, iki bakış buluşur
Ve biz buna “tesadüf” deriz

Oysa her şey yazılmıştır bir deftere
Ama mürekkebi görünmez,
Yalnızca kalp gözünün görebileceği bir yazıdır
Ve her harfi aşk kokar, secdeyle okunur

Günah da, sevap da, vuslat da, firak da
Aynı elin dokunuşudur kaderimize
Ve her karşılaşma
O elin gölgesidir yüzümüzde

Tevâfuk... ne güzel bir kelime
Ne kadar susarsan, o kadar anlarsın
Ne kadar beklersen, o kadar yaklaşır
Ve sonunda anlarsın:
Tevâfuk, Allah’ın aşkla yazdığı bir mektuptur sana

Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 2.8.2025 10:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!