geçtiği sokaklara
veda öpüşleri konduracak adımlarım,
artık her tik tak.
bilmem koz kavurandan
sarkar mıyım kestane karasına.
işte tüm hazırlıklara başlama vakti,
yine
estirip küskün bir yel,
sona yordun sessizce.
sahipsiz bir sırrın göç ettiği
kırgın bir kalem gibiydi gölgen,
bir o kadar da bezbaş.
şiirine terk bir şair misali
gözlerine yumar karşı duvarın çiziğini.
tek hamlede yüzü gözü dağılmış kentin
hala çok güzel.
hala ağır.
çekip altından alacak bir dakika sonrasının
kara hareli kutsal düş!
sana inat gökyüzüne salmadan ruhumu
bir ağacın gölgesine dikeceğim
istediğim gün ve saatte...
gececi taşlarını okşayarak...
bir el mesafesi olmasa da bana gözlerin
bilirim yüreğin yüreğime miğfer…
bir nehir yatağında karşılaştık seninle
avuçladığım kuma serpilmiş altındı ismin…
taş taş üstünde bırakmaz hortumlar yaşamasak da
buz kestiğimiz oldu başka kentlerin ayazında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!