Geldi yine ruhumun karanlığı
İçtikçe içime sisler salıyor
Düşler krallığı, sarhoş hanlığı
Gözümün önünde beni alıyor
Boğarcasına bir neşe ile kapımda
Varlık bir, yokluk öbür tarafımda
Düşler, hayaller hep benim safımda
Işıklar kör karanlığı deliyor
Çocukların gözü kara umudu
Bana imkansız güzellikler sundu
Rüyalar, uykular fikrime sondu
Ama bambaşka bir dünya geliyor
Alıyor beni, derin benliğimi
Başka yerde buluyorum kendimi
Bilmiyorum geçmişte mi, şimdi mi
Ama beni çağıranlar biliyor.
Biliyorlar benim bilmediğimi
Hissini yıllarca silmediğimi.
Davetlerine hiç gelmediğimi
Umursamadan gelmemi diliyor.
Gözlerimi kapatsam düşeceğim
Kaf dağını soluksuz aşacağım
Karanlık ormanı dolaşacağım
Bu hayaller irademi siliyor.
Çocuklarımı çağırıp inatla
Diyorlar ki: “İşte atın, gel, atla;
İstediğin yere uç bu iki kanatla.
Dik duvarlar önünde eğiliyor.
Senin hayallerin uçsuz bucaksız
Gelmezsen çocuklar kalır kucaksız.”
İşte orada, bir küçük bacaksız
Gömdüğüm topraklardan diriliyor.
Belki benim, belki benden; kim bilir?
Gözlerini açıp öne eğilir,
Beni çağırırken beynimdeki kir
Aşılmaz engel gibi geriliyor.
Bent çekiyor bana bendeki yokluk.
Bir yokluk ki, ölesiye kuraklık.
Güllü bahçelerden bir küçük keklik
Bataktaki yılana sarılıyor.
Diyor ki: “Al, götür beni buradan.
Büyüdüm, çok zaman geçti aradan.
Zaman koşarsa gelirim geriden,
Çünkü hayat önüme seriliyor.
Önümde tükenmeyen seneler var.
Kaçsam da birikiyor dağlar kadar.
Çocuklarıma kalsın bu zamanlar
Benim gönlüm her saat yarılıyor.
Keklik ömrü bana fazla gelecek.
Yavrularım kalanını alacak.
Onlar kendi yollarını bulacak,
Beklemek ömrümden ömür alıyor.”
Sen beni bilirsin, ben ise seni.
Yazıyorum ama bilmem kendimi.
Hayalimde ak yelkenli bir gemi,
Rüzgarıyla saçlarımı yalıyor.
Benim değil, “benden”lerin, onların;
Belki habersiz geçen ilkbaharın.
Belki yeşil dallar ilk ve son karın
Serinliğiyle uykuya dalıyor.
İstiyorum, gelsinler gümbür gümbür,
Yaşasınlar aklı hür, vicdanı hür.
Bilirim, ruh ölürse beden ölür,
Düşündükçe şu göğsüm daralıyor.
Olmaz, olmayacak, olmayacaklar!
Bunlarla teselli bulmayacaklar.
Sanki avuçlarımdan kayacaklar,
Ne yapsam aklım onlarda kalıyor.
Kuzularım, oğlak olun, diklenin.
Sürüye değil, rüzgara eklenin.
Bu erişilmez görünen göklerin
Sonu gelecek, zamanı geliyor.
Ne kabul ederseniz sınır odur,
Siz neye inanırsanız doğrudur.
Kader bildiklerinizden gayrıdır,
Siz güldükçe bahtınız da gülüyor.
İnanmaktan yüce erdem bulunmaz.
Gönlünüz sizsiz ota boka konmaz.
Kader yıldığınız şeylere kanmaz
Şans, ummadık yerlerde enseliyor.
Kapayın gözleri, açın kolları
Sonsuzluğa götürecek yolları
Bin bir nimetiyle dolu dalları
Hak, siz toplayın diye örseliyor.
Yüzünüzü dönün mutlak gerçeğe
Dar kafayla bakmayın hiçbir çağa
Yaradan’ın verdiği, her bir şeye
Her zevke, her mutluluğa değiyor.
Kayıt Tarihi : 9.8.2014 22:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!