Bir yokuz aslında,
Bir de varız…
İşte olay;
Bir’den yok olmaktır…
İstanbul’u seviyorum…
Gözlerin kadar şaşalı,
Yüzündeki çizgiler kadar eski bir şehir olduğu için.
Sevdiğim en büyük aşktın...
Büyüdüm, büyüdüm...
Ama hep çocuk kaldım ellerinde
Sevgiyi, aşkı ve seni sende tattım.
Dokunsan çocuk ellerime
Tutsan kaldırsan yerlerden
Bazen hayat bize gülmemiz için yalvarır,
Bazen de biz hayata bizi güldürmesi için yalvarırız.
Acaba hangimiz daha zavallı? !
Sevmek, parmak uçlarındaki çocuk gibi,
Yürüyor emekleyerek.
Bir çığlık duyuluyor gaipten,
Ve bir ben gece, ansızın kapına gelen,
Bir ben…
Acıyor yürek ve bir gün git diyor yürek!
Bir gece vakti geldin bana
Sessiz, uykusuz, usulca
Emeklemeği yeni öğrenen bir çocuk gibi
İçimi acıtıyordu her kıpırdanışın, her sözün, her acın…
Yalnızdın!
Savunmasız, azarlanmaktan korkan bir çocuk gibi
Mutsuzluğa koşuyorum
Bir uyku gibi gözlerimden boşanıyor
Yalan yanlış fikirleri silip yeniden başlamak
Yeniden solumak dışardaki soğuğu
Ve kimi zaman üşümek sevişircesine
İliklerde hissetmeli aşkı, sevgiyi ve mutsuzluğu
Her şeyin bittiği anda seni görmek için geldim.
Avuçlarımda çocuk kalbi seni sevmeğe geldim.
Ben sensiz doğdum, sensiz öleceğim,
Ancak sensiz nefes alamam.
Bir soğuk kış güneşi dokunur dudaklarıma,
Çaresiz gecelerde kalemim ellerimde,
Bir berduşlar sokağındayım,
Herkes kimsesiz, sevgisiz buralarda.
Ben kendimi buluyorum o loş sokaklarda.
Gülüyorum sensizliğe ağlarcasına.
Yaşıyorum, sensizliğe kafa tutarcasına.
Ben çocuk ellerimde umutlarım, mutluluğu arıyorum.
Neden insanlar sevgi konusunda bu kadar pinti, bu kadar acımasız?
Neden gururu, can yakmayı sevginin üstünde tutuyorlar?
Neden uzanan elleri geri çevirmek bu kadar kolay?
Acaba bizler de böyle miyiz?
Arkadaş? !
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!