NEREYE gidiyoruz? ?
Bu gün bayram.
Akşama yeni bir yıla gireceğiz.
Yeni ufuklar yeni başlangıçlar, güzel bir bayram,
fakirleri sevindirmenin verdiği bir mutluluk.
Yeni yılla birlikte yeni umutlar, ümitler.
İnsanların bilhassa İslam aleminin mutlu bir günü.
Dünyada insan haklarından bahsediliyor,
Her önüne gelen insan hakları diyor
Bu da güzel bir şey.
Ve bu bayram sabahında,
İslam ülkelerinden birinin başkanı idam ediliyor.
Saddam Hüseyin.
Bu zalim bir adam senelerce insanını inleten biri.
Bunu cümle alem biliyor.
Neden daha önce asılmadı?
Neden böyle bir bayram sabahı beklendi?
Her ne kadar zalimde olsa gaddarda olsa
O kendince müslümanım diyordu.
Ve asılacağı sırada kelime’i şehadet getirmek istedi.
Buna bile fırsat verilmeden ipi çekildi.
Bununla ne yapılmak isteniyordu.
Yoksa birilerine göz dağımı veriliyordu.
Hani idam kalkmalı idi.
Öyle diyorlardı.
Avrupa birliği sizde idam var diyordu.
Ve aralarına almak istemiyor, idamı bahane ediyorlardı
İdam insan haklarına aykırı idi.
İslam ülkelerinde idam olunca insan haklarına aykırıda
Amerika da olunca değimli.
Orada yaşayanlar yoksa bundan ayrımı.
Otuz bin kişinin katili apo asılmasın diye
Dünyayı ayağa kaldıranlar şimdi neden susuyorlar.
Apoya idam kararı çıkınca insan haklarına aykırı
Saddam asılırken değil burada bir çifte standart yok mu?
Saddam zalimde, otuz bin askerin ölümünden sorumlu apo
Çok mu masumdur, zalim değilmidir?
Zalim olması için bir otuz bin askerin kanına daha mı girmesi gerekiyor.
Ve bu idam neden bayram sabahı oluyor?
Daha önce yada daha sonra olamazmı idi.?
Bir yabancı devlet, bir İslam ülkesini işgal ediyor.
Uyuyoruz, susuyoruz.
Dahası şakşaklıyoruz.
İki İslam ülkesini sekiz sene savaştıran,
Silahlarını veren satan onlar değil mi idi?
Saddamı iran savaşından sonra Kuveyt e saldırtan,
Masraflarını oradan karşıla deyen yine onlar değimli idi,
Sonrada bahane hazır sen nasıl kuveyte saldırırsın bahanesi ile
Oraya saldıran.
Onlar değil mi idi
Saddamı onlar yetiştirmedimi?
Şimdi ne oldu da hem ülkesini işgal ettiler.
Hemde bir bayram sabahı astılar.
Buralarda bir çelişki var gibi duruyor.
Ne demek istiyorlar dost gibi görünen
Bu insanlar.
Yoksa biz istersek sizide sallandırırız mı diyorlar.
Bize kimse dokanamazmı diyorlar.
Hani..
Osmanlıya krallık diyenlerin barbar diyenlerin,
Katliam yaptı şunu yaptı bunu yaptı diye eleştirenlerin.
Bu yaptıklarını neyle kıyaslıyacağız.
Bunları kişileri eleştirmek görüşlerini eleştirmek için yazmıyorum
kafamda daha, daha buna benzer yüzlerce soru oluşuyor,
Ve...
neden diyorum. Ne yapılmak isteniyor?
Müslümanlara göz dağımı veriliyor.
Birlik beraberliğimiz mi sınanıyor.
Ferdi olarak yada ülke olarakmı deneniyoruz.
Birde kafamı kurcalayan soru.
Neden bu hale geldik nasıl bu hale getirildik.
Bu kadar duyarsız, vurdum duymaz,
Bana necilik, bana dokanmayan bin yaşasın cılık.
Ya görmezmisiniz bunun sonu bile cılık la bitiyor.
Bu gün dokanmayan yılan yarın bizi es mi geçecek?
Hadi geçti diyelim biz kurtardık
Ya çocuklarımız torunlarımız
Onlarda mı es geçilecek.
Sanmıyorum.
O yılan bu gün onları yarında.
Bizi
Sokacağından hiç endişem yok.
Fakat en büyük endişem onlardan değil.
Onlar üzerine düşeni yapıyorlar.
Ya biz ya biz ne yapıyoruz?
Onları suçlamak yerine
sanırım kendimize dönmek durumundayız.
Nüfus kağıdında İslam yazıyor, ama yaşantımızda.
Onların dahi tasvip etmediği görüntüler bizde çok bol var.
Zaman birlik zamanı.
Zaman beraberlik zamanı.
Zaman kenetlenme zamanı değil mi?
Böyle birbirimizi ezerek, çiğneyerek, hırpalayarak,
İllada ben, illada benim dediğim doğru,
Ben doğru düşünürüm, ben bilirim diyerek…
NEREYE GİDİYORUZ.
Yusuf GİRGİN
01/01/2007
Kayıt Tarihi : 6.1.2008 18:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!