Seni öldüreceğim
Hayal kırıklarıyla keseceğim boğazını
Bana sarkmış yüzünle bir şeyler sayıklayacaksın
Ben ateşten yaratıldım
Soldum
Sinirlerim sertleşti dünyanın saçlarını sıvazlamaktan
kendi çocuğunu yıkayan bir gassalın gözünden yere düşen gözyaşıyım ben
buhar olur yükselirim
bazen yere düşerim bulutlardan
bazen de çamurlara düşerim
geçmişimden pişmanım
Allah unutturulup insanlardan küstürülen o çocuğun intihar mektubuyum ben
Gelir geçer, aldırma be gönül
Düşman bildiklerin bir gün ölür
Diz çöküp de karalar bağlama
Hiçbir şeye delice ağlama
Harcama şu zamanını boşa
bu gece gözyaşları döktüm
mezarlıkta, ölüler içinde
pişmanlıkları son kez öptüm
her yer kan, revan içinde
yüksek bir tepeye çıktım
yalnız karanlık ve ben
Artık canım acıyor gül koparmaktan
İç organlarım parçalanıyor
...yüzümden yansıyan gece
Bazen üst bir vazifeye ihanet
Ah beni tümden kahrediyor
Yeterli zaman, para, konaklama,
Bir kara tahta sevdasıydı
Bir ölmek istemekti kardelenleri kasıp kavuran
Beyaz yapraklarını korkusuzca semaya açmaktı
Koparmaktı kendini birer birer
Ve dün mahzun bir çiçek
Elimden tuttu, bir jenerik başlatırcasına
Benle arandaki fark:
Kalk!
Oturma yerinde rahat rahat
Nedir bu sekte bu amaçsızlık, heyhat!
Bu fayton çekmiyor, çekmiyor külfet
Koltuğa yapış, nefsine zulmet
Bu çıban
Şehrimin kanallarında derinleşmiş
Oymuş içime irili ufaklı çukurlar
Şimdi
O eskiden kendimi kaybettiğim satırlar
Artık çok durgun ve çok manasızlar
Ölüm uzak, ölüm yakın...
Sen sen ol, şeytana uyma sakın.
Ayrılık uzak, ayrılık yakın...
Ben gidersem kendinize iyi bakın.
Gözlüklerim buğulandı
Çizmeler yere battı
Sağım kar solum kış
Zalimler hegemonyasında bir köye ilticalarım...
Beyaz yüzler, ren geyikleri ve bir yaban türküsü
Soğuk karlara oturup puslu çamları seyrettim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!