Ay düşende, anne
Yüzüme bak gülümse
Gecelere ağlarken ben
Sen sabahları düşle, anne.
Vuslat duvarlarında hasretliğin
Buzlar uğulduyor
Kemiklerimi sızlatırken yağmurlar
Güneşi özlüyor belli ki toprak
Bir ayak izine sevdanın
Bir de bana hasret.
Anlamak ne acı!
Bir anda,herşeyi
Ağlamak ne acı!
Bir anda,herşey için
Bensiz yaşanılan mevsimlerde
Bana ait tembelliği
Acılar yine istiflenmiş
Söyle, denizler neden fısıldar bu yüksekliğe?
Ellerin toprak kokusunda
Ölü sevgileri bedenlere sarmakta
Acılar yine ayyuka çıkmış
İçimdeki ceset kokusuyla bir şarkı mırıldanmakta.
Şemdinli’de bir gece düşün
Üstünde yalpalanmış bir gelecek
Değirmeninde yontulmuş yasakların
En adi çıkmazında bir yağmur damlası
Ve on yürek yağmura dua için çıkmış
Kuru topraktan, göçebe iklimlerden
Gidişimi bilmesin kimse
Ellerimi aldığım kelepçelerimi
Yüreğime vurduğum bıçaklarımı
Yasaklarımı yanlışlarımı
Rüzgarlara bıraktığım yamalı şarkılarımı
Bir veda havasında
Gidiyorum
Uçuk kaçık sevdam
Küçücüğüm.
Hiçbir zaman büyümeyecek yanımsın
Ve her gün o yanım kanarken
Yüzüme gülümseyen.
Ebu Cehil geri döndü
Musa’nın asası denizin kalbini yarıyor
Ebu Cehil geri döndü
Nur yüzlü bir peygamber, dönmüş sırtını güneşe
Güneşle birlikte ağlıyor.
Ne karanlık vuslattır bu
Ne melankolik bir düş,
Hayal her feragat mutluluk,
Hayal vuslatı yakın eden buseler.
Zaman kırmızı bir patik giyende
Güneşli havalarda
Nice depremler yarattı, elleri amansızlığın
Müşterek bir Mezopotamyalı
Koynunda kimliksiz suçları
Neden nasıl?
Bunlar gereksiz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!