Denizin hırçın dalgaları gibi güçlü ,
Güneşin kavurucu sıcağı gibi sert ,
Baharın tatlı yorgunluğu gibi süslü ,
Hayatın anlamsız kargaşası gibi dert.
….
Yalın ayak yürüyen çocuğun, mutluluğu gibi,
Ne Necip Fazıl yaşamıştır bu duyguyu,
Ne de Mavi gözlü dev bilebilir bunu.
Çaresizliği ne kaldırımlarda öğrendim,
Ne de sürgündeki parmaklıklar ardında denedim.
*
Geçmişim bir bir kaybolur ardımda,
Geleceği planlarken ardı ardına.
Yorgunluk bitkinlik hepsi var ama,
Uzak yoldan senin olmaya geldim.
* * *
Hiç bir zaman heybem dolu olmasa,
Kötüyüm bu gece,
Daha çaresiz olamayacak kadar kötüyüm.
Ve nefret ediyorum senden,
Senden ve sana ait olan her şeyden.
* * *
Bir deniz kabuğu olsam mesela,
Ne kadar anlam yüklenebilir ki?
Ne kadar değerli görülürüm mesela,
Bir ömür bunun için beklenebilir mi?
Yaşamak;
Seni düşünmek bazen,
Bazen seni unutmayı özlemek.
İçinde Sen geçen ne varsa,
Her birine hasret olmak her an.
Ne getirir ne götürür bilinmez
Arkasıdan bakmaya ömür yetmez
Bıraktıklarıyla övünür zaman
Sahtelikleri gerçek su götürmez
* * *
Kalmadı derman ötelerden beri
Eşsiz manzaralarda seni düşlemeyi
Cazibesine kapılıp gidercesine sevmeyi
En olmadık zamanda çıkagelmeyi
Mânâlar dolusu kelimeleri önüne sermeyi
Çok isterdim




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!