Ben, yılların omzuma bıraktığı tozu silkelerken hâlâ öğrenen bir adamım.
Genç yüzlerde hayatı, hücrelerde umudu,
bilimde insanın narinliğini gören biri.
Bir babayım.
Adını her söylediğimde içimde bir ışık yanan küçük bir yüreğin—oglumun—
büyümesine hayret eden,
onun için güçlü görünen, bazen içten içe kırılan bir baba.
Bir eştim.
Aşkın değişen mevsimlerinden geçtim;
kırgınlık, sabır, alışkanlık, vedaların sessiz ağırlığı…
Bazen bir sözün söylenmemiş hâliyle yoran,
bazen bir bakışın içimde yankılandığı uzun koridorlardan yürüdüm.
Ama yine de sevgiden vazgeçmeyen kalbimi taşımayı öğrendim.
Kendini yenilemeye inanan bir yolcuyum.
Bir yıl durup nefes alma cesaretini düşünen,
bir gün Hollanda rüzgârına karışmayı hayal eden,
diller, şehirler, yeni başlangıçlar biriktirmeye niyetli bir gezgin.
Ve insanım…
Bazen geceleri şiire sığınan,
bazen bir fincan kahveyle hayatı tartan,
bazen de bir çocuğun gülüşünde yeniden doğan.
Kısaca ben,
yaşadıklarıyla ağırlaşmamış;
ama her yaşadığından bir mısra çıkarabilecek kadar hayatta kalmış bir adamım.
Limandaki mavnalara bakıp
Şarkılar mırıldanılır geceleri.
Bu şehrin sokakları çoktur,
Binlerce insan gelir gider sokaklarında..
Her akşam çayımı getiren




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!