Bir güzel bakış,
Bir tatlı okşayış,
Bir içten çağırış,
Bir anlık sevinç midir?
Bir görkemli bekleyiş,
Sisli dağların
Doruklarında biriken,
Küme - küme bulutları
Okşamayı;
Onlara doru uzanmayı
Hiç istedin mi?
İhtiyar dalların verdiği meyve,
Yıllarla beslenen en son düşünce;
Ve göç başlangıcı dağılan yuva,
Hayat aynasında titreyen gece.
Ruh, son tebessümünden yükselen çığlık.
1971
-I-
“Duyduğu ateşi tarif edebilen,
Şiddetle yanmıyor demektir” (*)
(Yahya Kemal’e)
Ulu çınar’ın altında
Tükenmiş yıllar,
Cennet Boğaz’da
Sıram - sıram yalılar;
Hepsinde de küllenmiş,
Her canlının
Küçüğü güzeldir
Ve de sevimlidir;
Tüm çocuklar da
Öyle değil midir?
Büyüdükçe yitirdikleri
İstanbul’u arıyor gözlerim.
Çocukluğumun,
Delikanlı olduğumun
Yıllarındaki İstanbul’u arıyor;
Arıyor da bulamıyor gözlerim..
Bir uzun yolculuğa hazırlanırken,
Bırakma elimi ellerinden ne olur.
Kuşlar, çiçekler birer birer giderken,
Eski günlerin bakışlarıyla yüreğimi doldur…
Sonbahar bitmiş, yine kış gelmiş.
??^o^