Ellerin neden soğuk
Saçların neden dağınık
Gercekmsin düşmüsün
Karmı yağdı sokaklara
Rüzgarmı esti üşümüşsün
Bülbülün zarını güle anlattım
Gül kafasını çevirdi gitti
Derdimi boş yere ele anlattım
El, havasina savurdu gitti..
Gönlümün derdini yare anlattım
Türk'ün ekmeğini yerler
Su yerine kan içerler
Ulan körün oğlu körler
Vatan size haram olsun
Eyüp Mehmet Hüseyinler
Üstüme yıkılır bu şehir, bu insanlar bu alem..
Boşluklarda sesim gezinir,kuru yaprak misali..
Adın uçuşur hayallerde,resmin çizilir taş duvarlara..
Öylesine ezilirki bedenim şimdi,
Bu şehrin yükselen tepelerinde..
Tertemiz duygularla
Hiç oynanmaz sanırdım
Seni hayal ederken
Meyhaneye barındım
O söyler ben ağlarım
Hungamek'in yollarını ürkek ve tedirgin adımlarla tırmanırken, yağmur toprağı okşuyor, sessiz ve inceden..Homurdanan bulutlar, gözyaşlarını salıveriyor Taşbaşı'nın üstüne..
Cami Mahallesinden yükselen minare, heyecanlandırıyor yüregımizi..
Öyle ya yıllar olmuş bu toprakların kokusunu duymayalı..
İbrahim
Bir zemheri soğuğuydu kaçkar dağlarının etekleri.. Zemheride buralarda yaşama tutunmak zor,baharın gelmesini beklemek ise sabır ister..
Bir baba,keçi yününden üstüne yaptırdığı pantolonu, koyun yününden diktirdiği fanilayı giyer, kışın bir yorgan misali çocuklarının üzerine örtünür. Baba olmakta zordur bu diyarlarda..
Yollar kapanır,dağlar aşılmaz, taki,hazirana kadar kapanır kalırsın yaşadığın evde..
İnsanoğlu vay haline
Çok karanlık bir yoldasın
Geldik dünya ahirine
Sen daha bir uykudasın
Ahireti bilmez gibi
geldin göremedim ben seni
duyamadım sesini...
kaçar gibi oldu gidişim bu şehirden
nefretmi asla
neden nefret edeyimki senden...
yaralı yüreğimle karşına geçebileceğimi düşünme benden...
Geldin göremedim ben seni,
duyamadım sesini...
kaçar gibi oldu gidişim bu şehirden..
nefretmi asla..!
neden nefret edeyimki senden...?
yaralı yüreğimle karşına geçebileceğimi düşünme benden...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!