Bu gönül taş değil ya içindedir sevdalar
Zor olan kuru gözlerle sevilene vedalar
Ve o ay yüzüne bakarken sözleri yutmak
Seni seviyorum cümlesini dilinde tutmak
Kelimelerden de öldürücü şu bakışlar
Virgülsüz çıkar dudaklardan yakarışlar
Ağustos böcekleri misali
Işığa yönelmiş uçuyoruz
Kimimiz kendi nurunu saçarak
Kimimiz aynanın sırrından kaçarak
Şimdi ahvalimiz şu kadim tiktaklar
Omuzda günah çizilmiş zikzaklar
İstanbulu'u özlüyorum
Önce burnum karıncalanıyor
Sonra direği sızlıyor, sızım sızı
Durmadan yaşıyorum her yazı
Bebek'te konsolosluk yalıları
Kadıköy'de pazarın salıları
İnsanoğlu korkunca kuru ekmeğe razı
Ortada cenaze kimse kılmıyor namazı
Ey cemaat el atın diyorum kafalar kumda
Akıllar akıllı telefonda beyinler durumda
Ne söylesen ne kadar çırpınsan boş
Bakışların dolusu maziye bomboş
Bir kokuyla yaşıyoruz ki leşten leş
Nefret beleş, kin beleş, haset beleş
Çürümüşler kokar helalin kokusu ter
Dokuz köyden kovulduk bu yalan yeter
Soracaksan nedir çürümüşlük emaresi
Bilmiyorum ama ekransız durmak çaresi
Kalem çürüdü sözler kaldı dilimizde
Düşüncelerimiz değil artık elimizde
kim duyacak kulaklar mühürlendi
özgürlük diyerek insanlar zehirlendi
Beyin çürüdü ekranların karşısında
Bak yükseliyor yaptıkça kulem
Çırpınıyor bunu gören el alem
Ya destek ya köstektir sülalem
Takma! Bağırsınlar işin sonu zarar
Göğü delmeyen kule ne işe yarar
***
Din çürüdü demekten hep bana bana
Söylüyorum diyorlar ki sana ne sana
Eğiyorum başımı dinliyorum hutbeyi
Kimse duymuyor ben görürken fitneyi
İnsan çürüdü kimse düşünmüyor neden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!