Siyah bir sonbahar akşamı,
Ayağımın altında kurumuş yaprakların çıtırtısı;
Bir taraftan yağmur çiseliyor, rüzgâr saçlarımı okşuyor.
Dinliyorum kafamdaki dönen o güzel sesini;
Bu şarkıyı değiştiremiyorum, hiç bitmesin istiyorum.
kim geldi?
ben, sen, o, yoksa biz, siz, onlar.
bir yangın gibi değil;
yangından kalan ilk küflü sessizlik.
kül sustu ama unutmadı.
ben o kül müydüm? yoksa…
Saçlarından vuran ışıltı yüreğimi aydınlatıyor adeta.
Saçlarını okşamak istiyorum, lakin ellerim yetişmiyor.
Hem uzakta olup hem yanında hissetmem beni meyus kılıyor.
Eskiden düşlerimi süslerdin, artık düşlerime de uğramıyorsun…
Seni kimler aldı, kimler öpüyor seni?
İçimde bir yerlerde,
Derin bir karanlıktayım.
Hislerim birer birer kaybolurken,
Düşüncelerim bir bir beni boğuyor.
– Umutlar kan revan olmamalı –
Güneşi doğduğunda yakalayamadım,
Ve battı.
O güneş başka dağlara çiçek açtırırken,
Benim üstüme karlar yağdırıyor.
Sadece bekliyor insan…
Eğlenmeliydim, gülüp
Yaşamalıydım anda, şu yaşımda.
Korkuyorum; patlar mı damarlarım
Düşünmekten bir gün.
Yükü geçmişin, kaygısı geleceğin,
Geçmeli… kaç.
Birer birer gitti içimdeki kelebekler,
Hala kalbim seni bekler.
Gelmeyeceğini bile bile,
Aklım yollarında seni gözler.
Kelebekler geri gelecek mi?
Haykırdı bulutların üzerinden,
Kini ve nefreti kustu.
Ölümü değil,
Mutluluğu arzuladı.
Kanatlarını kırdı,
Beynimde morg serinliği,
çürüyor eski düşler.
Dimağımla yürek arasında
koptu kablolar, karıştı hisler.
Sevişirken unuturum belki diye
Yüreğimi nasıl yakabilir bir deniz?
En güzel denizlerden bile eşsiz.
Huzur veren bir filiz…
“Mutlu” denen kişiler bizler miyiz?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!