Yılların birikimi akıyor, ayak uçlarına
Arada bir ağrı girer, kulunçlarına
Yaşamın sıkıntılarını sığdırır, avuçlarına
Saçından muzdarip, müze bekçisi Cemil Bey
Tarihi yaşarken, müzenin havasında
Pişer durur, çağdaş yaşamın tavasında
Terlerini biriktirir, yorgunluk kovasında
Delik açar zamana, müze bekçisi Cemil Bey
Dört bir yanında soğuk duvarlar ve taşlar
Tüm ahengiyle öter, müze ağacında kuşlar
Sırtını gecelere hüzünle, sabaha dek yaslar
Loş ışıkların dostu, müze bekçisi Cemil Bey
Şimdiki gençlere aniden atar, kafasının tası
Eski topraklar, onun için adamlığın tam hası
Kendi müzede olsa da, tiyatrodadır kafası
İhtiyar delikanlısı, müze bekçisi Cemil Bey
Aydın düşünür, kimse onu fark etmez
Bildiğini okur, mümkün değil çark etmez
Boğuşur dertleriyle, belirsizce gark etmez
Gecelerin adamı, müze bekçisi Cemil Bey
Yeşil renklidir düldülü, gezindiği muradı
Kendisi bir yana, çocuklarıdır tek muradı
Güler yüzlüdür; hiç ekşitmez suratı
Müzeliktir o, Müze Bekçisi Cemil Bey
İsmet Can
Kayıt Tarihi : 5.4.2022 01:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!