ekinler biçilmiş sarıda,
sulanmakta toprak;
azap değil bu sabah,
cehennem sabah ardında...
kavruk bir seher,
tan kırmızıya doymuş,
içime sinmez bir kaç satıra yazmak
bir hiç gidiyor...
çalınmış dilek ağaçlarım,
üstüne astığım bez parçası
ıslak bir hüzün merasimi
Ölümse düşlerimden gelen ruhsuz bedenime doğru,
Toprak karışır suyun saflığından çamurun kirliliğine,
Bataklık sandığım kuytu köşelerin hüzünlü şarkılarıyla,
Giderim seni düşlemektense geceye…
Bakmak uzun solukların ardından sana, kalp atışlarının kırılmışlığıyla,
uyuyor musun? ..
bak dolunay karanlığı,
yarıyor,
yollar sinmiş küllerin peşine,
cebimde yanık
hüsranı ayırıyorum;
ah be can,
hüsnün nasılda kayıplaşmış muradımda,
dilime sormak kolay yarını,
içimi kandırayım...
söylemek istemezdim,
hatasız dert var mıydı,
Düştüm gurbetin son demine ayrılıkların tam ortasına,
Yalnızlık kırıntılarının düştüğü dudaklarım kanamaya yüz tutmuş...
Saçmalayan sarhoşluğum alıp götürüyor benliğimi ellerimden,
Naralar atıyorum içten içe,
Aptalca şarkılara tutunmuş durmadan düşüyorum...
Bırakamıyorum titireyen ellerimdeki yüreğimi dağların doruklarındaki kardelenlere;
yaşamayı bir hüzün bil,
nemrut kapalıyken düşe
daimi sanıların içindeki peri
gibi kalır ellerine,
dokunuş mahsun bir mahşer
kayboluş olur,
silinmiş mi adımın bu sokaktan ey can
çalıntı günlerin çisileşen rüyan hissiz
git gidebileceğin kadar ta(ş) laşsın hicran
ömrünü heba eden hiçliğinde sensiz
cürmü katılaşmış cefasından hiç yılmadan...
Baharımda yemyeşil bir tomurcuk gibi dalıma sıkıca sarılmıştım,
Yavaş yavaş açtım günlere, güneşin serinleten yakarışına...
Sevdim kuşların kanat dokunuşlarını şarkılar eşliğinde yüreğime,
Bazen rüzgar esti sallandım küçük serinleyişler kaldı dağılan saçlarımda;
Yaz geldi cehennem açtı, zakkumlar düştü gözlerimin içine;
Yaktıkça yaktı benliğimi ay ışığının savrulan sarhoşluğu,
savrul ey zifir,
yürek damlası devrilir
küller üstüne;
akşam siyah değildi,
körleşti cennet
terki gerek
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!