Sessizliğin alfabesini yırtıp da gel bana,
harfleri düşmemiş cümlelerin sırrıyla...
Dudaklarımda sönmüş bir volkanın külü,
aşkın lügatini gömmüşüm toprağa.
Henüz fırtınası dinmemiş bir denizim ben,
dalgaların dilinde saklı bir şarkıyla...
Parmak uçlarınla yıldızları çiz alnıma,
bir kuyruklu yıldızın ateşinde yansın tenim.
-Sıradanlığa razı değil gönül-
Ya köklerimi sök baharından,
bir daha filiz vermeyeyim...
Ya da tam dudağımda bir yara olacakken adın,
dilimde bir hançerin gölgesi kalsın!..
Belki de sen,
eski bir plakta sıkışmış bir nakaratsın,
iğne düştükçe sana -
bir nefes kadar yakın,
bir ömür kadar uzaksın...
Ya sessiz bir keman olacağım,
tellerinde unutulmuş bestelerin iziyle,
ya da kırık bir aynada
kendi yankımla boğuşacağım
seni çağırdıkça...
Kayıt Tarihi : 17.8.2025 15:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
onun göğsünde unuttuğun duaların sesi var hala
harflere aşkının sesini yüklemiş sana gönderiyor
küllerin içinde seçtiği sıcak bir kıvılcımı
avuç içinde sana üflüyor
belki yeniden yanar aşkın lügatin da
toprağa gömdüğün kelimeler
fırtınasız denizinin gözleri ufka değince
yamacında çiçekler var henüz tuza bulanmamış
aşkınızın mührü ay ışığı suyun yüzünde
fener yakıyor yıldız tozları üzerine yağsın
kuyruklu yıldızın ateşi kalbinde yeniden doğsun
hançerin belleğinde susmuş bahar var
dilindeki hançeri tuzla yıkadı
köklerinin gölgesini arayan toprak
avucunda filizleniyor
bir dua gibi sana uzanıyor
iğnesi paslanmış pikapta
asılı kalıyor notalar kalpte
dilinin pasını sildi
seni seviyorum Mütenakız
Selamlar
TÜM YORUMLAR (1)