Ona gittiğinde
Kıyısı beyaz tüllerle süslenmiş
Göl suyundan sür yüzüne.
Çünkü biliyorum
Yüzündeki yaradan.
Tanrının bıraktığı izden.
I.
Melani dönüyor
İnsan ömrü kadar uzun gecede.
Kendi ağacına astığı son dileği
Yaşlı bir kadının ellerinde kaybediyor.
Sonra arıyor
Bir çocuğun sesini duyuyorum
Merdivenlerden yankılanıp geliyor.
Her zamanki geç uykularım kalmamış,
Gözlerim kapandı kapanacak.
Pencereden duyulan uğultusu rüzgarın,
Cımbızla çekip alıyor uykumu.
Gözlüklerim ağır geliyor
Biraz sonra bir yusufçuk düşecek göl yüzüne.
Kanadındaki eski rüzgarların anisi silinecek
Belki malum ömrünün malum kaderidir, olan.
Şimdi de ağacın gölgesi ağır geliyor
Ağaç toprağa ağır geliyor.
Ben bir duman karasıyım
Kalay isteyen eski bir antikanın kenarında
Şişeler diziyorum ustanın nefesinden şekillenen.
Uçmaya kalkışmak delilik olacak.
Düşüyorum zaman sisi parçacıklarından.
Şarap kadehinin aynı dudak izinde yürümek başka bir delilik.
Goz cukurlarimda dolasan kadin
Gitmelisin.
Hangi tasta urperiyorsa yagmur
Orada birikmelisin.
Son bahar yagmuru dusmeli pesine
Bir damla uzak
Bu karanlık
Bu taze yaprak hışırtısı,
Tanrının bahar hediyesi
Bol yıldızlı gök kubbeden
Tenimize inen dinginlik
Üzerini örtmüyor




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!