HER GECE AĞLIYORUM
Ne gelen var ne giden, bomboş sokaklar gibi
Kurudu benim içim, çorak topraklar gibi
Acı esiyor rüzgar, şimdi mevsim son bahar
Sarardı umutlarım, düşen yapraklar gibi
Oğlan aşk ateşinde,
Kız paranın peşinde…
Eşitleyebilirsen,
Eşitle!
Biri ballı börekle,
Biri yavan ekmekle…
Eşitleyebilirsen,
Eşitle!
Damat elli beşinde
Gelinse on beşinde
Eşitleyebilirsen
Eşitle!
Biri töre emrinde,
Öteki can derdinde…
Eşitleyebilirsen,
Eşitle!
Asıl en az ücretle,
Katbekatı vekile…
Eşitleyebilirsen,
Eşitle!
11.02.2012/ANKARA
Ayrılığın acısı,içimde sızım sızım
Çöl akşamları kadar,ıssız yapayalnızım
İsyan etsem ne çıkar,bu benim alınyazım
Çöl akşamları kadar,ıssız yapayalnızım
Dualarım rüzgarda,bulutlarda gözyaşım
Kovanlarda, arı balda
Ağaçlarda, çiçek dalda
İki gözüm, her gün yolda
Bekliyorum, özlüyorum
İnadına, gelmiyorsun
Her mevsimde açıyorsun, her dem taze çiçek gibi
Burcu burcu kokuyorsun, yeni doğmuş bebek gibi
Düşlerimi süsülüyorsun, insan değil melek gibi
Artık şikayetim yok, renginden gecelerin
Gözlerin için sevdim, karasını kaderin
Kutsal bir duygusun ki, yüreğimin içinde
Kişilerden uzakta Tanrıya yakın yerin
Nisan/1959 ANKARA
Bir güvercin gördüm,
Ölmüş...
Yol kenarına atmışlar;
Ne bir ağlayanı var,
Ne kazılmış bir mezar,
Dönüp şöyle bir batkımda arkama
bir hayli yol kat etmişim
varışa kalandan daha çok…
Geride yarım kalmış işlerim
gerçekleşmeyen düşlerim
solmuş umutlarım var ama
artık zamanım yok…
Her şeye hazır olmak gerekir…
İhtiyar değilim ama yaşlıyım.
Çok zengin sayılmam ama varlıklıyım.
Şu dünyada üç beş de olsa can dostum
bir o kadar değerli arkadaşım var.
TANRIMA şükürler olsun...
Ötesi ve de en önemlisi,
eşim bir mücevher dizesi…
İki altın çocuğum
üç pırlanta torunum var.
Daha ne olsun!
11.11.2011 ANKARA
O bahçemde son kez, açan bir güldü
Bir akşam aniden, soldu döküldü
Ne dua ne ağıt, beklemeden hiç
Sessizce içime, girdi gömüldü
Bütün duygularım, yaşama küskün
Toz kokusu,
Küf kokusu,
Şarap kokusu,
Loş bir sığınak.
Tavanda bir kör kandil,
Salkım saçak.
Masalarda avare dolaşır,
Kırpık kırpık ışıklar.
Yalnızlığın sandalyelerinde oturur,
Bölük pürçük anılar.
Bir ondan bir bundan alıp,
İçkilerine meze yapar insanlar.
Bazen;
Bir kahkaha patlatır kimi,
Şen şakrak.
Kimi derinden bir “ahhhh” çeker,
Hüzün yüklü.
Bir noktaya çakılı kalmış gözler,
Kayar git gide,
Buğulanır gözler…
Yavaşça
Kirpikler ıslanır,
Köşelerini yitirmiş
Kırık dökük sözcükler,
Dillere dolaşır
Bacaklar kollar yaylanır,
Kadehler sallanır,
Yüzlerde maskeler düşer,
Bir an gelir ki;
Bütün bir geçmiş bir son kadehle içilir.
Yada tüm hayaller bir bardakla kırılır…
Kiminin derdi kiminin neşesi,
Döküldükleri yer,
Bir meyhane köşesi,
24.12.1959
ANKARA
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!