yollarına düştüm yine...
binlerce beyaz çizgi geçtim.
nefes nefese....
küçük köyler, ağaçlar var
büyük ovalar, ırmaklar var yollarında
yaklaştıkça sana yeşeriyor tabiat
Yarılanmış bilmem kaçıncı kadehin ufkunda
Güneş maviye hasret bir kızıllığa batarken
Gözlerini arardım gökyüzünde
Bilmiyorum ne renk tiler
Kanatlanır uçar, o buluttan bu buluta koşardım
Gök kuşağı na rengini sorardım.
bizim İstanbul'umuz yoktu ki
boğazında şiir yazalım...
küçük bir ova, bir kaç kral ağacı ve birkaç şişe bira
bir de poyraz...
sürükler saçlarından boğazın seslerini kulaklarımıza...
duyan duyar duymayan duymaz...
gökyüzünden koparmıştık mavileri...
mutluluk ceplerimizden taşıyordu...
koşarken rüzgara karşı,
özgürlük gözlerimizi yaşartıyordu...
gençtik işte...
güneş mavi doğup mavi batıyordu....
Elbet yumuk yumuktu ellerin.
Bembeyazdı.
Gözlerin boncuk boncuk.
Şaşıyor insan bu büyük istemsiz değişime.
Yaşın kaç bilmem ki...
Kaç vites değiştirdin o ellerle...
öyle uzak ki
öyle yasak ki
öyle bir rüzgar ki;
cebimde ki son kibrite inat...
zaten sevmem kokusunu
öyle bir fırtına ki;
Her bıçağa sırtını döner mi insan?
Geçerken umutlar bir bulut gibi üstümden.
Kırmızı bisikleti özler oldum yine,
İlk ihanetin tadı damağımda kalmış,
İzi sırtımda...
Heybemde tenor bas bariton çığlıklar,
Yoooookkk öyle...
Ağız ucuyla söylenmez bu türkü.
Bir bilseydin!!!
Poyraza karşı söylenir bu.
Damlalar yüzüne çarpar...
Yetmez...
tamda şimdi çaldım kapını
kimsesiz, kimliksiz
ceplerimde sen varsın bir tek 200 lük desteler halinde
bozduramadım seni başka gönüllerde.
bütün kaldın hep...
bense parçalı bulutlu ve balkanlardan geliyorum sürekli.
Kirli duygulardan damlayan
Kırmızı sularla alırım abdestimi
Bırakırım ayak izlerimi bastığım kalplerde
Seni düşünürüm sonra
Çalarım kayıp melodimi bulamadığım bam telinde
Anlamsız kar taneleri uçuşur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!