Allah’tan çok korkuyordu, camiyi önce hangi ayakla girmeliydi, keneften önce hangi ayakla çıkmalıydı, hangi eli nerelerde kullanmalıydı sürekli aklını kurcalıyordu. Ama rüşvetle aldığı ihalelere fesat karıştırma, işçisinin üzerinden nasıl fazla kazabilirim, nasıl vergi vermekten kurtulabilirim ve benzeri ahlaksızlıklar kafasını daha çok meşgul ediyordu. Bilmiyordu ki gerçekte Allah’tan korkan kişinin aldığı fazla nefesin bile kul hakkına girebileceğini...
Beni hiçbir şey,
Seni görmemden daha çok kendimden geçirmedi
Biliyordum sevmiyordun beni,
Sevmeyi denemedin bile,
Fark etmedin bile,
Ama yine de senin icin atıyordu kalbim,
Ey çirkin kısa ve göbekli mahalle kızı
Bu halinle bile yaparsın bu ülkede nazı
Kendini güzel alımlı sanıyorsun ama
Yokluktaki erkek her kıza bile razı
Omzunu sırtını bacaklarını açarsın
İyilik yapmalı söyler herkes
Ama gerçek bunun aksine,
Bir oyunmuş sanki hayat
Oynar kendi kendine.
İlk görüşmesiydi. Ne kadar itici biri gelmişti. Allah’ın bir kuluydu ama dar vaktine denk gelmişti sanki. Ne elektrik ne gaz almıştı. İkinci görüşmesiydi. Biraz daha iyiydi sanki ilk görüşmeye göre. Bir kaç kelam edebildi. Üçüncü görüşmesiydi. Aslında iyi biri diye düşündü. Saçları da pek hoş sanki diye kendi içinden geçirdi. Dördüncü görüşmesiydi. Harika biri, ne kadar iyi, güzel yaratılmış dedi. Hele sohbetine diyecek bir şey yok dedi. Beşinci görüşmesiydi. O hayatımda tanıdığım en iyi insan dedi.
İlk görüştüğü kişi de son görüştüğü kişi de aynı kişiydi aslında. Her şey alışmaktı sanırım.
Mustafa TAŚ
Günler aylar yıllarca durmadan çalışan,
Bedenini ısı ve ışık için yakan,
Yıldızların en parlayanı güneş gibi ol.
Ne verirsen karşılığını katıyla veren,
Uzun kara ipeksi saçların inerken zarifçe ince beline
Dokunmak ister canım, ayrı ayrı defalarca her bir teline
Rengarenk çiçeklerden bir demet yapıp versem narin eline
Var mı benden mutlusu, çekinme söyle ne gelirse tatlı diline?
300 ağaç keserek 300 metrekarelik villa ve 300 metrekarelik havuz yaptırmış, doğaya karşı olan sevgisinden villanın çatısını ve havuzun dibini yeşil malzemeden yapmıştı düğümlü kütük. Yüzme de bilmediği için ancak deve güreşi yapabiliyordu insanoğlu hayvan...
Fırtınalar kopardın içimde savruldu kalbim bir o yana bir bu yana
Ateşler düşürdün içime eridim mum gibi yana yana
Tenimi kesti bıçak gibi karışıyor tuzlu terim kana kana




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!