Yürür bir bilinmeze
Ölüm kokan şehir
Toprak açar ağzını, kan kırmızı.
Haykırır susarak konuşanlar
Sessiz çığlıklar yükselir göğe
Duman kaplar gökyüzünü
Batan güneşle birlikte,
Daha bir hüzünlü oluyor bu şehirde,
Sonbaharın solgun sarısı,
Rüzgar daha sert vuruyor tokadını,
Dalgalar daha hırçın kayalara karşı,
Kuşlar insanlardan kaçıyor,
Sevmiyorsan artık beni,
Eskisi gibi bakmıyorsa gözlerin,
Anlamı kalmadıysa,
Yüreğimden sana dökülen sözlerin,
Üşüyorsa yüreğim,
Üşüyorsa ellerim, tutmayalı ellerini
karanlığa gömmek istiyorum bu gece
ayıp'larımı
günah'larımı
ah'larımı
kayıp'larımı
...
Ucuz saraplar içip,
Acilarimizi çogalttik,
Dösekler yerine
Acilara uzandik
Soguk gecelerde
Içimizin atesi ile isindik
boşluktan puştluk doğar,
derler ya
evde aspirin yapmayı denedim
söğüt ağacı kabuğundan.
olmadı,
hayallerim gibi yarım kaldı.
yarım yamalak bağlamıştı bornozunu,
saçları ıslak, dağınık...
bir damla düştü saçından,
göğsüne... öptü göğsünü,
utandı damla, kayıverdi
iki memenin arasından...
ah!
ediyorum alacakaranlıkta ıssız sokak
sevdama saplanıyor sözlerin
bıçak!
Döğen tahtasından söktüğümüz çakmak taşlarını,
Geleceğe çakardık,
Çocuksu hayallerimiz aydınlansın diye,
Çok ağlar, çok gülerdik,
Bilirmişçesine;
Büyüyünce,
o henüz onyedisinde
küçümen, delişmen
iri kara gözleri
ve dahi olgun sözleri
bir aşk sebebi taammüden...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!