Kimse anlayamaz, anlatamaz bunu,
Gözler bile anlatmaya yetmez,
Kimse bilemez sonunu.
Gözüm camda, kulağım kapıda,
Hiç kimsem yok, yalnızım burada.
Bir ‘Merhaba’ bekliyorum,
Karşımda ne var bilmiyorum,
Sağımda, solumda, günümde, gecemde.
Düşünmek istemiyorum ne olacağını,
Bomboş akıp geçiyor zaman,
Kayıp gidiyor yıldızlar gibi, yarınlar.
Bilmiyorum bu dili, hiç duymadım.
Yağmıyor ki düşler,
Gecenin sessizliğine.
Bilemem, hissedemem ben,
Çaresizlik beklemekte.
Uyanamadım uykumdan,
Üşüyordu ayaz kış gecesinde,
Nisan sıcaklarına aldanmıştı.
Belki de hemen tanışmak,
'Merhaba' demek istemişti dünyaya.
Ama kar acımasızca örttü,
Bembeyaz kayısı çiçeklerini.
Gecenin keskin ayazı değil,
Beni tir tir titreten.
Bilemiyorum bulutların arkasını,
Çözemiyorum bulmacaları.
Anlatamam düşlerimin sevdasını,
Göz kırpar aşk,sabahlarıma.
Küçük ayak izleri gözüküyor kar yığınlarının üzerinde,
Üçü beşi asma dalına sığınmışlar, sıcak ve mutlu görünüyorlar…
Serçeler üşümez mi hiç, sesleri kısılmaz mı şarkı söylerken?
Yaşamanın sevinci mi bu, yoksa rızkını bulmanın şükrü mü?
Ayak izleri yağan karla birlikte kayboluyor,
Ama hala duyuluyor sesleri… Konuşuyor, anlatıyor…
Ne zaman anladın ki,
Konuştuklarımı,anlattıklarımı.
Bazen bomboş baktın,
Bazen yüreğimi yaktın.
Olur mu böyle yanlış?
Ne kadar toplarsan topla alkış,
Gece yarılarına kadar yollarda yürüdün,
Kederi, sıkıntıyı peşimden sürüdün,
Kim bilir hangi desene hangi renge büründün,
Yürü be yüreğim, bugün senin günün,
Yine gülümse, belki de bu son an güldüğün…
Bugün de selam olsun, ancak böyle yaşıyor/yaşlanıyorsun…
Gönlümün ortasında bir özlem filizlenir,
Hani topraktan fışkıran bereket gibi,
Sonra bir rüzgâr eser, başak tanelerinde.
Şimdi küçük bir çocuk olup koşayım köy yolunda,
Sonra umut olayım, emek olayım, yaşayayım.
Sancıların yamacında bir tanıktır insan,
Kayıp öyküleri arıyorum…
Hani emekle hazırlanmış hayatları,
Yaşanacakları, yaşanmışlıkları...
Dışarıdaki yalnızlığı ve içerideki kalabalıkları…
(08.12.2013)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!