yalnızlık mı desem
kendine kaçış mı?
özgürlük de olabilir
ya da manzara fanatikliği
önümde duran şekeri atılmamış çayın
bana verdiği hissi anlatmak güç
Aklının fiyonglarında kokusu kalan duygular,kalbini titretir insanın,
insanın gözleri düşer yerlere,
yerlere atılmış başka çiçeklerin yapraklarıdır,aldırmaz kimse
kimse bilmez çözülen fiyonklar değildir asla.....
asla çıkarmadan durmadım dilimin ucuna kadar geleni,
geleni aldım hoş sohbet sehpalarımın arkasına,
Her zaman
tutunabileceğin bir parmağım olacak yanında
aldırma olanlara
kalanları topla yüreğine
gözlerime bıraktıklarınla saatleri bitireceğim
kaç gün kaldı !
sahte ağırlıkların doldurduğu tahterevanlarda hep üstte olursun,
yükseklik ihtişamı gözü istendiği renge boyar,
coşkunluk seremonilerinden sonra,
yere çakılmak sadece bir saniye sürer...
ağaç dallarının yılan gibi kıvrılan yalanları vardır,
azgın denizlerin üzerine dağlar mum kadar ışık verebilir,
bakire sanırdım saf aşkların şaşkın yürek yakışlarını,
çoktan kaybedilmiş namusu,
sevgilerin üç günlük olmadığı asırlarda bile......
hangi emri yerine getirdin ya da kimin,
ferman verecek yürek mi sandın gölgesine esir olduğun edepsizi....
kanatlarındaki pislikleri temizlemeden inemezsin aşağı,
kartal olman;
beyaz bir fareyi parçalayabileceğin anlamını taşımaz...
solunum yapamıyorum karanlığında,
pervaneler belli parçaların bileşimidir,
hızlanınca görebileceğin anlamlı bir şey bulamazsın,
ne dalgınlıktır şu bizim içimizdeki sessizlik...
bir türlü vuramadık aynı denize dalgalarımızı...
sen başka rüzgarlarla esmişsin ben yapraklara esir yüzmüşüm...
bir çare bulamadı hayat,
kader artık başka hayallerin denizini dolduruyordu…
Sen ıslak,ben ıslak,hayat ıpıslak...
öyle anlamlı bakıyorsun ki,
ateş mi var gözlerinde
yakacak mısın ?
sanıyorsun
kaçacağım
yeşilinden mi korkacağım kirpiklerinin?
ne kadar çok ağlayabildiğimi öğrendim,
bu elleri tuttuğumda,
rengine bakmadım,
biçimiydi benim canımı parçalayan...
büyük olduğuna bu kadar utanmadım avuçlarımın hiç,
sıcaklık veremediğim parmaklar mahvetti beni...
ne kadar çok ağlayabildiğimi öğrendim,
bu elleri tuttuğumda,
rengine bakmadım,
biçimiydi benim canımı parçalayan...
büyük olduğuna bu kadar utanmadım avuçlarımın hiç,
sıcaklık veremediğim parmaklar mahvetti beni...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!