Derdimi sorma; doksan'dır,
Derdi olmayan noksandır,
Dert pişirirmiş ham insanı,
Ki, gönül yer ile yeksandır.
Sapıklar için idam çıkmaz madem meclisten,
Sorulmazsa bu hesap, aşağılık iblisten,
Bırakın millet sorsun, âhı yerde kalmasın,
Alçağın kafasına sıkan, bari ceza almasın.
...
Dikenli yollardan derdiğim gül'üm;
Kimi zaman yıldızlar kadar uzak,
Şah damarımdan daha yakın ölüm,
Hayata kurulmuş en sinsi tuzak...
...
...
Bir koşu ki, yağız atı çatlatır,
Baca gibi tüter sıcak nefesim,
Ömrümden giden ömrü anlatır,
Buğulu camlara çizdiğim resim.
...
İsteyerek yaşanmaz genellikle ayrılık,
Böyleymiş mukadderat, kaçınılmaz gayrılık.
Oysa, ne çok sahiplenmişim bu şehri,
Farkına varmadan ne çok şey sığdırmışım içine...
Ne çabuk büyümüş yetiştirdiğim fidanlar,
Ne çok şeyime şahit olmuş bu şehir;
Gecenin koynundan süzülen sabah ezanı,
Beni de alıp götür kıyamdaki kubbeye,
Sorayım, geceden sonra gündüzü yazanı,
Itırlı şadırvanında bürünüp ıslak cübbeye.
Buhurdan tüten kokular başımı döndürsün,
...
Bîgünah değilim lâkin tevessül etmem harama,
Minnet eylemem zalime, merhem olsa yarama,
Korkarım kul hakkından; şahittir münker meleğim,
Ve arkamdan yırtılan beyaz çizgili keten gömleğim.
...
...
Her gece yarım kalan rüyalarda gördüğüm,
Kanımdan bile kırmızı kelimelerle ördüğüm,
Beynimin örsünde tepinen tiyatronun arsızı,
Alev püskürten ejderha, uykularımın hırsızı.
...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!