Şimdi
Ne zaman bir tebessüm yürüyecek olsa dudaklarıma
Bunu suç sayarım
Gülemem
Eğlenemem
Yokmuşsun gibi davranamam
Yine yalnızlık
Karanlık...
Yok bir kimsem
Halimi hatrımı soran yok
Düşsem kaldıran
Ağlasam güldüren
Bir zamanlar bendim dünyanın hakimi
Şimdiyse beş para etmez beceriksizin biri
Dağ gibi delikanlıydım, yıkamazdı beni kimse
Yıkıldım o darbe kendimden gelince
Artık yazmak da çare değil çizmek de
Haberini aldım, dün İstanbula gelmişsin
Ağaçların, çiçeklerin bir dostu selamlayışı bu yüzdenmiş
En temiz, en mis kokularla çıktım evden
Uzaktan da olsa, bir kez olsun göreyim seni
Galatada görmüşler en son, kuşlar söyledi…
Adımlarım ağırlaşıyor birden
Evet, bu halen daha geçerli
Ayrılığın ağırlığı ilk günki gibi
Aylar geçse de ilk günki gibi
Hiç ummaksızın beni esir aldığında hayalin
Hani yeşil ve sessiz çayırlarda
Durup seyrederken sürgün tarlaları
Rüzgar da uğuldarken kavakların arasında
Bir kelebek uçar gelir
Konar parmaklarına
Seyredersin
Haberin yok sen uyuyordun
Tutup kâbuslarından kaçırdım seni
İstanbul’u gezdik baştan başa
Hayalin değdi her bir taşına
Yedi tepenin yedisinde seyrettik doğuşu
Aşamadığımız tüm tepeleri
Sevgilim,
Ölüyor musun, neden gülmüyorsun?
Senden sual ediyorum
Kötüyüm diyorsun, çok kötü!
Gittiğin yerde çiçekler açmıyor mu?
Günler geçmiyor mu?
Kar topluyor hava
Rahmet gecikti
Toprak çatladı
Arkası kıtlık
Kara bulutlar birikti
Şimdi hangi mısrayı işlesem yüreğine?
Benden önce söylenmiş tüm şarkılar
Hepsi yine sana
Ezelden tüm güzellerde sen gelmişsin vücuda
Hepsine senden pay düşmüş de
Yine eksilmemişsin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!