Bu şehirden bir kadını sevdim
Elleri bahar içindeydi
Bir korkunun şımarık sarılmalarında
Sessizce ışıldıyordu gözleri
Gözlerinin ırağına oturttu beni
Gençliğimin
Altın tozundan küller savrulsa tenime
Bitmez
Bir yanında işve olsa
Bir yanında naz
Ben olmadan bu gönül e sözün geçmez
Gece gündüzden dilense
Sevgilim yarim yoldaşım can kanatlım
Candan öte tanrıların verdiği cennet vaadim
Yaban dağların sislerinde yitirilmiş tapınaklarda
Sonsuzluğum benim
Çoban yıldızına tutturulmuş rüzgar gibidir yüreği
Kızılkanatlı kuşlarla İçlerinden biri gibidir
Islak bir kente uyandım bugün
Matem rengine sarınmış gökyüzü
Gün ışığı saklı sokaklarımda
Bir rüzgar sorguda
Elinde şemsiyesi
Kaldırımlarda koşuşturan kalabalık
Küçücük avuçlarının içine yüz dilber sığışmış
Kımıl kımıl çağının aynasına
Sonsuzlukla dolmuş melekler
O aynada bir incelikle aydınlanıyor yüzüm
Yüreğimde patlayan yıldızlı teninin
Paha biçilmez kız kokusunda
Hani o gözlerinde olmak var ya
Büyük bir meydanda dolaşmak gibidir
Dolaşırken durup bakarsın kalabalığa
Konuşursun boşluğunda ondan bundan
İki kişi gibi davranırsın üstelik
Tüm bakışlar sana yönelir
Söyletme bana
Sensiz geçen yanını sevişmelerin
Herkesten gizledim
Tanrının muammasında müjdelenen
Buğday tenli sancımı
İsimsiz bir senfonide sarhoşluğunu bir yanımın
Öğretmenim ben
Kimliğim belli
Kimi zaman bir gecekondu çıkmazında
Elleri paslı çocukların
Hayalleri arasına uğurlarım en görkemli şölenleri
Kimi zaman da
Beni bir masalın içinde
Uçurtmanın üstünde öldürün
Bir atın arkasında sürükleyin naşımı
Toz toprak içinde
Üç beş kişi ardımda
Beni layık olduğum şekilde gömün
Bir insan kararsızsa ve
Örtülü peçesinin altındaki
İpekten bulut öbeklerinde karanlık varsa eğer
Sessizliği yutkunur uzun uzadıya
Avuçlarına düşmesini bekler güneşin
Yüreğinin kül rengi kışında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!