bir çınar devrildi
bir tarih gömüldü toprağa
akl-ı selimde deha
yüreğinde matlupluk
yaşayışında samimiyet vardı
asi dağlar besler beni
yan çizmişim zorbalığa
gülücüklerini düşürmem yere çocukların
bir asiyim
ast ve üstsüz
hiç düşledin mi gökyüzünü/ havada duran denizi
yada düşledinmi hiç/gecenin sesizliğinde ikimizi
bir sen bir ben bir de kendimiz
bırak akıp gitsin zaman/ o olmasın derdimiz
dallarda cıvıl cıvıl öten kuşlar
yarı bulanık yarı berrak akan çaylar
insana gülümseyen bir güne şaçar
bir bahar gününde
koca kış uykusunda kalkan uykucular
içimde buram buram hasretlik var
ürkek yüreğimle korkulardayım
başım belalardan kurtulmadı yar
talihsiz yazgımla sürgünlerdeyim
hep kandırdım kendimi hep zaman içtim
yarınlara uzanacak umutlarımız var
bugünleri yaşamasakta yarınlar bizleri bekler
tarih bizi yutamaz
yok edemez haince yapraklarında
bugünün yaşandığı herşey tarih olacak demişti ferhat
bunca çirkefin içinde yüzsekte
hali ahvalimdir bu mısralar
bitmişliğin ve tükenilmişliğin
umuduğum en az ümit dahi bana durmadı
en büyük acılarda dahi umutlar aradım
tatım acıları doyulmayan bir hazla
umut yoktu yanımda
seni gördüğüm ilk gün bana
uçuk bir gülümseme ile
poz verdin
ve işte sen o gün
kalbime girdin
karanlık nedir aydınlık nedir
hangisi hangisi için vardır
yada hangisidir ötekini var eden
karanlıkmıdır aydınlığı doğuran
yada aydınlıkmıdır karanlığı doğuran
gediksiz düşler kurarım
özlediğim geleceğe
patinajsız hayaller
sürgünsüz hayatlara dair
ne özlem deryaları olsun isterim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!