çay kokmak istiyor sabahları
ki simitin yanında iyi gider
martıların ağzına
bir de İstanbul boğazına
yakışır...
Avludan geçerken ben
Kuşlar geçti üstümden
Her güne binlerce dize döksem
Anlatamam kumruların güzelliğini
Ama sen onlardan da güzelsin...
"ah işte kendisi garip de bir adam
hızla geçiyor sokağı duraksamadan
sanki hep bir yerlere yetişecek gibi"
diyordu penceredeki yaşlı madam
"sorma komşu neyin nesi
gözlerimdeki bebek ruha
salıncaklar, pembe masallar
dar geliyor
uçsuz bucaksız
sokaklar...
Önümde dev bir karga
Su içiyor borudan
Kulağımda
Zamanın uğultusu...
Çimenin üstünde sekiyor
Beyaz, ahşap köşk...
Sırlarla, gizemlerle dolu.
Beyaz, mermer kuğu...
Hatırlatır çocukluğumu
Siyah-beyaz bölümünde yorgun beynimin
Gelecek geçmiş kadar masum değil...
binlerce yıldız var mavi gülümseyişlerine saklanan
bir dokunsam
sanki hiç uyanmıycam
gök rengi rüyalardan
bulutlar mıdır
güz yazı bozdu
oysa bir yaprak bile kımıldamıyordu
dün akşam...
galerideki bekçi köpeği
acı acı uluyordu
ben geçtiğim an yanından
kalbimi gömdüm rüzgarla ruhum dinlensin diye
bütün bu kaygılar niye
belki de yaşanmamış zamanların
doğum sancıları var
zihnimin kara deliklerinde...
Şair – gök kuşaklarının peşindeki kişi
Bin bir hayal gücünde, bulutların içinde
Ah o hüzün vakti kapına geldiğinde
Daha da çılgın görmek isterim seni
Eskiden kanatların beyaz ve devmiş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!