Dokunan gözlerin üşüyen gürültüsü
Sağır kulakları da sonsuz saracak
Üzerinde toprağın kalan örtüsü
Vaat edilen kutsal soruyu soracak
Dokuyan gözlerin üşüyen gürültüsü
Yakınlaşan kavşaklarda tercihen
Sutrelenmiş kırları gezdim
Sorular yumağı patiğim de
Islak koridorları çıplak ayak gezdim
Seksene dayanmış merdiven üstü
Ben kaldım balkon süsü
Manası sende kalan bir kelime
Susman
Konuşamamandan değil
Sevdadan güzelim sevdadan
Hani demiştim sesini duyamazlar
Duysalar anlamazlar
Ay ışığıyla cilveli gecede
Bıkkın bakışla ürperten deniz
Uzayıp giden yıldız seferi
Kayıp giden bendim görseydiniz
Ay ışığıyla cilveli gecede
Yokuşlar çıktım adım adım
Telaş, imzamla adım
Dilek taktım güvercin paçasına
Kaymış çingene sarısı benzimden
Buz koydum kalbimin kabarmasına
Tırnaklarımla soydum kavlayan derisini
Dalgın mahpus sürgünü
Kırlangıç sesi kadar huysuz
Alacalığın lacivert ezgisi kulağımda
Salıncak aynı nakarat
Gölgemin aynasına bakıp
Kaldırımlar topuklarımdan sokuyor
Üzerine bastıkça, kavisli parkede
Her adımım sanki yerinde sayıyor
Tek kaldığım bu muhacir yerde
Kaldırımlar topuklarımdan sokuyor
Henüz yaprağındayken yağmur
Şemsiyemi kapatıp beklemeliyim
Sahil kıvrımıyla giden
Uzun gölün suyunda
seyretmeliyim seni
Öyküme sunulmuş direnci buldum
Güz ortasının çiseli yanağında
Gül de öleyim…
Çiğ düşmüş
Hayat senin bağında
Küfesi sırtımda…
Havasını buz gibi estirip
Salıncakla uçup ta yıldızların
Kaybolup görünmesinde
Savaşın en şiddetlisinde
Bir mermi omzunda son bulan
Serin ve ılık bir taş kubbenin üstünde dursam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!