Ölüm,
Tıpkı bir ağaç gölgesinde uyurken
Bir kelebek gibi konar mı ki yanağıma birgün
Ve bakarken gözlerim şaşkın
Alın çizgilerimde
Tatlı bir rüya mı?
daha hala umut varken
içimin karanlığını aydınlatan
sönmeye yüztutmuş, titrek bir alev gibi
şimdi artık sönmemelisin.
kelimelerin yüzüme yansıtıyor seni
pencereme vurup duruyorsun
hiç derdimi sormuyorsun
halime bak görmyormusun
senin kalbin yok mu rüzgar
şimdi sana ne desem boş biliyorum
Adımlarım değişti benim
Ben eskiden böyle yürümezdim
Vitrin camlarından kendimi izleyerek
Balıkçı oltasını çekmeden gidemezdim
Topukları aşınırdı ayakkabılarımın
Ayaklarım hiç düz gitmezdi
Her derde deva olan senmisin yoksa ben mi?
Ben bir kulum, sense uyduruk bir masal
Zor günleri unutturan değil,
Dilime takılıp duran, unutamadığım bir yalansın.
Düştüğüm denizde sarıldığım yılan
Sinsice beni sarıp,
yanağımdam süzülüyor, yalnızlık
karanlık ve soğuk, şimdi
yatağımda, baş ucumda, aynı yastıkta,
yalnızlık göz kapaklarımın ardında.
yağmur olmuş yağıyor.
bu gecede
Nereye gidiyoruz, bilen var mı?
Her geçen gün
Daha bir hızlı, yer değişmelerimiz,
Işık hızına erişebilecekmiyiz…
Seslerimiz, daha uzaklardan duyulur oldu şimdi
Gözlerimiz dijital ortamlardan bakıyor hayata
ve derken bir gün;
bir çatırtı koptu gökyüzünden.
kara bulutların içerisinden...
zuhur buldu şimşekler...
irkilen gözlerimizde…
ıslak ve sıcak bir öpücük gibiydi
Karanlık bir boşlukta seni arıyorum,
Her gece gözlerimi kapattığımda.
Duyamasamda sesini,
Göremesemde gözlerini,
Biliyorum!
Sen ordasın...
bir kelime değil sadece gözlerimdeki
dudaklarımı tatlandıran o hiç görmediğim bir şey
hani kalbime dolup taşarya bir heyecan
oltamı titreten sadece bir balık değilsin sen...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!