Anılar zincirine daldım bu gece
Kayboldum arasında, upuzun yılların.
Daha dün gibiydi, sımsıcak ellerin,
Boynuma dolanırdı sahillerde.
Ya asker yolu beklerken, gurbet ellerde;
Dağları karlı Çölemerik'te
Olmuyor yar olmuyor
Duman adres sormuyor
Sen içiyorsun
Bir eş düşünün hayatta
Sizinle var olup sizinle yaşayan
Bir dost eli gibi size uzanan
Tam 35 yıl önce uzattık, Ellerimizi
Zor günlerimizde sarıldık birbirimize,
Bizi biz yapan değerlerimizden
Saat dokuzu beş geçe,
Bir hayat durdu DOLMABAHÇEDE,
Dağlar ağladı, denizler inledi,
Güllerin dalında soldu,bülbüllerin sustu,
Öksüz kaldı milletin ATAM,
Bir hayat durdu DOLMABAHÇEDE,
Kar mı yağmış,
Erciyes’in tepelerine
Anam!
Bu ne soğuktur böyle,
Artık yoksun yanı başımda, ondan mı?
Bu bahar da sensiz,
Atatürk öldüğünde Annem 9 yaşında imiş, Ataya olan sevgisinden bir dörtlük ezberlemiş, okula gitmediği, okuma yazması olmadığı halde, kendisi okula gidememenin verdiği eziklikle olsa gerek, beni 5 yaşında okula verdi. Okulda tertiplenen “10 Kasım” töreninde okumam ” için, kendi ezberlediği aşağıdaki dörtlüğü bana yazdırdı ve ezberletti. Törende okuduğumda öğretmenlerim şaşırdı, bu şiiri nereden buldun diye… Herkes ayakta alkışlamıştı.
Babam hayırsız çıktı, altı çocuğun bakımını annem üstlendi, okumamız için olağanüstü çaba sarf etti. Garip anam hiç gün görmedi, ben işe başlayana dek, Pazarlarda soğan, maydanoz sattı. İnek aldı sütünü tereyağını sattı. Deyim yerindeyse, saçını süpürge etti bizlere ve zamansız hayata veda etti. Biz, vefatı sırasında, görev gereği İstanbul dışındaydık. Ancak cenazesine gelebildik. Aradan hayli zaman geçtikten sonra da İstanbul’a temelli dönebildik. Her anneler gününde, çocuklarımla mezar ziyaretine giderdik
Çocuklarım da benim gibi hassastır, o sıralar 10 yaşında olan oğlum; -“Anne, bu mezarlar ne zaman yapılacak, böyle görünce üzülüyorum” diyordu. Anneannemin mezarı da orada idi; Anadoluhisarı mezarlığı. Nur içinde yatsınlar. Okula başlayana kadar, beni, Anneannem büyüttüğünden, ona olan sevgim başkaydı. Her anneler gününde, ikisine de ayni hediyeleri alırdım. Emekli olunca, üç aylık maaşımı mezarlarının yapımında harcadım. Helal olsun, Allah bana daha çok verdi. Tanrıdan dileğim, evlatlarım hayırlı olsun.
Münevver Erilmez
Televizyonlar savaş çığlıkları atıyor,
Anaların yürekleri yanıyor,
İnanın hiç bir ulus savaşı istemiyor
Şen kahkahalar duymak varken,
Bomba sesleri niye,
Daha güzel bir dünya kurmak varken
Hor Görme
Bulgur deyip de geçme çiftçi kardeş,
Şehirde çoktur kıymeti,
Garip nerede bulsun eti,
Bulursa biber salçası,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!